ışık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ışık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2018 Cumartesi

Mavi





Ben mavi
Fezadan süzüldüm yastığınıza
Umudun, ışığın rengi
Sarı sabrın ikiz kardeşi
Öylesine mavi
Göğün kumral mavisi
Denizlerin laciverti
Bulutların gri mavisi


Ben mavi
Huzurun göbek adı
Sevmeyi de bildim ölümüne
Nefreti de ciğerlerim soludu
Ömrümü tüketme heveslilerine

Ben mavi
En gerçek adım bu benim
Yalanın karasından uzak
Meleklerin nur mavisi

Ben mavi
Işığımı görene 
Masmavi umudun rengi
Yüreğimi taşla ezene 
Akrebin zehir mavisi
Ölümün rengi


12 Mart 2017 Pazar

Bakış Açısı


Işığı görmüyorsan
Ayın neresinde durduğuna bak!
Zifiri karanlığı görüyorsan
Işığa balçık çalan ruhuna bak!

29 Kasım 2016 Salı

Mavi


Mavi kadar çok olsam
Kimileyin açık, gök mavisi
 Karanlık kimileyin, gece mavisi 
Mavi kadar kararsız
Ve de engin olsam

Işık, gök, deniz
Ve de umut kadar mavi
Bulutlar uçsa üstümde
Ve kuşlar...
Balıklar yüzse göğsümde
Deniz mavisi

Mavi gibi coşsam
Coştukça mavi dolsam
Bebek gözleri gibi
Süt mavisi




22 Haziran 2016 Çarşamba

Masa da Masaymış Ha... / Edip Cansever


Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
...
Uykusunu koydu, uyanıklığını koydu
Tokluğunu, açlığını koydu
Masa da masaymış ha...
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu

Edip Cansever'in bu şiiri ses, yapı ve içerik bakımından masa kadar basit bir esasa dayanır ve gücünü de bu basitlikten alır. Eşya ile ruhun bütünlüğü şiire anlam bütünlüğü de katmış olur. Basit, sade ve gerçek...

18 Mart 2016 Cuma

Umut

Gökyüzü yıldızsız bu gece
Eşini kaybeden çılgın kuşlar
Çatılarda ötüşmekte çaresiz
 Ay bile ışıksız bu gece

Olsun!
Dilediği kadar kararsın gece
Nasılsa sabahla kucaklaşacak
Kifayetsiz kalacak karanlık
Kaçış yok ışıktan
Sabahsız doğar mı ki gün
Güneşsiz döner mi ki dünya
Kaçış yok mutluluktan

Sabahlara daya sırtını
Bırak dönsün ışığına
Bak, bir kapı var önünde
Meleğin bekliyor umutla

Yeter ki 
Onu orada öksüz koma

19 Aralık 2015 Cumartesi

Küçük Mutluluklar

Güneşi Doğuran Işık


Hiç durmadan başkalaşan bir dünyada, ummadığın bir anda yaşadığın  küçük anları yakala ve evrenin sunduklarına teşekkür et! Tekrarı ve benzeri olmayan o küçük anlardan bir dünya yarat! Çek çıkar, koca bir ömrün içinden tek tük mutlulukları, baş tacı yap, oturt en nadide köşeye!...

İşte o anlar, sunulan büyük mutluluk fırsatları, unutma! Her şey, beyninin içinde... Açıp bak bir derinliklerine, hangi sandıkta neyi korumuşsun; incileri, mercanları diz yan yana, taşı toprağı, dikenleri koy bir tarafa... Hangisiyse seni en mutlu eden, hangisi küçük bir fırça darbesiyle rengarenk yaptıysa ruhunu, işte onu al eline, demli bir çay tadında ve  sımsıcak... Nazikçe tut onu, okşa ve silkele tozunu. Zira küçük sandığın şeyler, büyük mutluluğunun anahtarı aslında!...

Herkes çürük kapılar aralamış olabilir, herkes dikenli bir dala tutunmuştur zamanında. Sen de o "herkes"ten birisin sadece. Ruhun olgun bir meyveye dönerken deneyimler yaşadın işte. Koy bunları bir kenara, içlerinden sıyrılıp güneşini doğuran ışığı gör, onun vereceği mutluluğu yaşa! 

30 Kasım 2015 Pazartesi

Tekamül




 Işığa uzandın mı hiç
Ben değil biz olmaya?
Evren denen bu okulda...
Dürüst oldun mu kendine
Aynaya baktın mı hiç?

29 Kasım 2015 Pazar

Yakamoz




Sessiz, derin bir bakış aktı suya
Adı sanı yok
Bilinmez hangi dağdan indi hüzün
Bir yanı ışıkken bir yanı boş karanlık
Ardına baktı yalnızlık
Yakamoz aktı suya inceden
Keşkelerin altında 
Derin bir boşluk

26 Kasım 2015 Perşembe

Anıtkabir



Kasvetli kasım günlerinin en huzur veren etkinliği...

Ata'mı ziyaret ettim bugün bir kez daha. Yaşadığımız buhranlı günlerin karanlığını geride bırakıp Ata'mın ışıltısını yüreğimde toplayıp döndüm. Bazı insanlar için yaşarken gölgesi bile yeter deriz ya, o da öyle işte... Bazen bir ziyaret, bazen bir fotoğraf, varlığıyla hep ışık oldu hayatıma, bugün umutla doldum bir kez daha.

Aynı zamana doğup hayatının bir parçası olmayı isteyeceğim ender insan, gerçek bir lider, büyük adam... Ölümünden sonra bile hissedilen bir enerjisi var onun, işte ben her güne o enerji yüklü gözlerine bakarak başlarım Ata'mın. Yatak odamın duvarında İbrahim Çallı'nın yağlı boya bir tablosundan fotoğraflanmış  portresi asılı, onunla 'günaydın' derim her sabah yeni umutlara, yeni nefeslere, yeni güne... İşte Anıtkabir ziyareti de benim için böyle bir şey, yaşadığı hayattan çok şey öğrendiğim o dahiye yürekten bir selam götürdüm bugün yine.

İlk öğretmenim, ilk aşkım, büyük Ata'm merhaba!..

21 Kasım 2015 Cumartesi

Elbet Gün Doğar Yine


çoğaldı akşam
bütün hışmıyla oturdu baş köşeme
sardı ışığın  parıltısını
boğdu koyu gölgelere
akşam çoğaldıkça
dönüşmekte zifiri bir karanlığa
boğarak gündüzün umutlarını
güneşten artan sarı ışığı
mavi suya gömerken 
olsun be!
elbet gün doğar yine..

3 Ekim 2015 Cumartesi

Akşam


Akşam…
Her yerinden yara almış
Kanıyor güneşin elleri
Suya değdi umut
Vay benim yağmursuz bulutum!
Salkım söğütün dallarında

Akşam…


25 Eylül 2015 Cuma

Çare

Bir şarkı yazdım 
Gecenin ıssızlığında
Yazıp yazıp yırttığım sayfalarda
Kıyılarda dolandım
Meleklere sordum kuytularda
Simsiyah aynalara baktım
Tekinsiz ruhlara...
Yok mu bir çare?

Yıldırım


Işığın dansı
Fırtınalarla gelir
Boranlarla gider
Şimşekler çakarken
Ansızın beliren ebemkuşağı
Gibi yedi renk

23 Eylül 2015 Çarşamba

Yol Yakınken


Yol yakınken dönmeli kavgadan
Uçurum bak, yolun sonu
Bile bile sürüklemeden kaderi
Barışa dönmeli!

12 Eylül 2015 Cumartesi

Bitkilerle Yaşam 5

Kraton

Mutfak masamın süsü bu saksı çiçeğinin adı kratonmuş, yeni öğrendim. Adını bilmeden de seviyordum ben onu. Yaprağına hayranım, muhteşem renkli ve ışıl ışıl... Evin her köşesini gezdi benim kraton, hiçbir yeri beğenmedi. En sonunda camın önündeki mutfak masasına kuruldu. O gün bugündür de capcanlı yaşıyor. Doğrudan güneş ışığını sevmediği içinmiş kaprisi, şimdiki yerinden memnun, bolca ışık alıyor ama biraz uzaktan. Sanırım mutfağın neminden de hoşlanıyor. 

10 Eylül 2015 Perşembe

Git Bulut

 Git 

Git bulut sıkıldım senden
Bana başka gökyüzü
Başka şiir getir
Hüzünlü olmasın sakın
Yağmur da istemem
Karatma çehreni
Sıkıldım senden

Düş Bile Olsa



DÜŞ BİLE OLSA

Yakamozu seyre daldım dün gece
Düş mü gerçek mi bilemeden
Kanayan bir yara, kızıl sarı gökyüzünde…

Nasır tutmuş yürekler aynı yöne bakıyor
Birbirini görmeden
Sahile vurmuş deniz kabukları
Çığlık çığlığa martılar…

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *