kelebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kelebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Eylül 2017 Cuma
El İşi Diyarı
Etiketler:
ahşap,
balık,
Bebek Panço & Süsler,
boyunluk,
çapa,
deniz,
el emeği,
el işi,
kalemlik,
kelebek,
kokulu taş,
Objektifim,
örgü,
taş tozu,
yelkenli
22 Aralık 2016 Perşembe
Kokulu Taş Dünyası
13 Kasım 2016 Pazar
7 Kasım 2016 Pazartesi
18 Ocak 2016 Pazartesi
Mavi Bir Kıvılcım
sarhoşluğu yalnızların
devran döndükçe esen
fırtınası bahtsızların
şiir dallarında ötüşen
sevdasıdır kuşların...
4 Temmuz 2015 Cumartesi
Ay Büyürken
Ruhumun en çıplak haliyle
Çıktım ayın karşısına
Yanılgısıydı aynadaki karanlık
Ay büyürken
Işığı düşer yollara
Vakit daralıyor
Akşam sabaha kucak açtı
Sabahlar kör karanlıklara…
2 Temmuz 2015 Perşembe
Değiştim
Değiştim
Tırtılın kelebek olduğu kadar
Kanatsızken kabuğumda
Yırtıp çıktım dışarı
Özgürleştim
Dönüştüm
Ceninin bebek olduğu kadar
Uyandım uzun uykumdan
Açtım gözlerimi
Özgürleştim
26 Haziran 2015 Cuma
Küçük Prens / Antoine De Saint_Exupery
Küçük Prens
“Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür.
Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.”
Çocuk gelişiminde zengin hayal dünyası olan kitapların önemi
büyüktür. Bu öyküler aracılığıyla, yetişmekte olan gençler, hayal kurmayı ve
düşünmeyi öğrenir. ‘Şimdi’ ile ‘olmayan bir dünya’yı iç içe yaşatan bu tarz
kitaplar, onları felsefeye de yaklaştırır. Zira öykü aracılığıyla düşünmeye
çağrı yoludur bunlar. İşte Küçük Prens romanı bu açıdan oldukça etkilidir. Arayış
içinde olan çocukların ve gençlerin kendini tanıma ve geliştirme yolunda
izleyecekleri en sağlıklı yol hayal etmektir. Hayal etmeyi öğretir bu öyküler. Bakış
açısı kazandırır, felsefe kazandırır.
10 Haziran 2015 Çarşamba
Maske / Deneme
Maskeİnsanları tanımak zordur,neden dersiniz? Herkes yüzüne bir maske takıp öyle çıkıyor sokağa, hatta evde, okulda, işte... Aynaya bakarken bile bir maske suratlarda. Herkesin bir öteki yüzü var, gün yüzüne çıkmayan. Kimse boy aynası tutmuyor kendine. Neden bu korku, neyi gizliyoruz ki?..
An geliyor, yoruluyoruz maskeyle dolaşmaktan. Yüreğimizin derinliklerindeki gizli canavarı yavaş yavaş gün ışığına çıkarıyoruz. Bazıları için iki ayrı insan olma çabası, kendini inkar. Bazıları içinse, ikiyüzlülük değil bu, sadece korku... Anlaşılmama korkusu, incitilme korkusu, kandırılma korkusu...
Hep korkarız bir şeylerden, kimimiz parasızlıktan, işsiz kalmaktan, kimimiz yalnızlıktan ya da karanlıktan... Farkına varmadan derin çukurlar açar, oraya gömeriz gözyaşlarımızı, gizlemek istediklerimizi. Maskesiz dolaşamayız pek. Halimizi hatrımızı soranlara hep "İyiyim" demek zorunda hissederiz kendimizi. Oysa bağırmak gelir aslında içimizden "Kötüyüm, iyi değilim işte!" Ama yapamayız ki, maskemiz vardır yüzümüzde, tebessümle "İyiyim, ya sen?.." dedirten.
Çok ender zamanlardaysa unuturuz onu takmayı, dalgınlıkla fırlarız sokağa. İçimizdeki gerçek "ben"le dolaşmaya başlarız çaresizce. O bizi şekillendirir artık, çimenlerde deli gibi koşturur, sevdiklerine bağırarak,utanmadan "Seni seviyorum." der nedensiz yere. Beklenmedik bir anda dosta kucak açar. Bazen hırçın ve sarhoştur, sessizce ağlar. İşte böyle anlarda, avucumuzda narin bir kelebek taşırız farkında olmadan.
Biliyorum çok zor onu çıkarıp atmak; hatta bazıları için imkansız... Kelebeğin uçup gitmesinden korkar, onu serbest bırakmayız, avucumuzun içinde tutarız sımsıkı. Sonra bir de bakmışız ki, korumaya çalışırken onu ezmişiz parmaklarımızla. İçimizdeki gerçek 'ben'e zarar vermişiz. Keşke onu hapsetmeseydik oraya, özgürce uçsaydı, ağlamak istediğinde ağlayıp gülmek istediğinde gülseydi. Sınırlar çizmeseydik ruhumuza. Yıkılmayı da ayağa kalkmayı da öğretebilseydik. Acıyı da sevinci de doya doya yaşayabilseydik.
Haydi, cesur olalım artık, maskeleri fırlatalım bir köşeye! İçimiz ağlarken, dudağımızdan kan damlarken 'kızılcık şerbeti içtim' demeyelim! Sevdiklerimize günde üç öğün "Seni seviyorum." demekten korkmayalım! Sığınmayalım artık yalanlara, masallardan medet ummayalım! Herhangi bir yolun sonuna gelindiyse uzatmaya çalışmayalım yolculuğu! Gerçek yüreğimizle, gerçek yüzümüzle, korkmadan maskesiz çıkalım yaşamın karşısına! “Kötüyüm,iyi değilim işte!” diye haykıralım anlayan olmasa da. Bugün kötüysem yarın iyi olurum, diyerek yeniden ayağa kalkalım. Bu sanal bir dünya nasıl olsa, iyi de kötü de geçici. O halde gerçek hisleri gizleyerek enerji harcamak yerine, serbest bırakalım ruhumuzu. Ağlasın ağlayabildiği kadar, bağıra bağıra... Gülsün kahkahalarla, çığlık çığlığa... Zaten sınırlı bir zamanın sanal yolcularıyız değil mi?
Şimdi, fırlatın sokağa o sert maskenizi, haykırın haykırabildiğiniz kadar!... "Ben de varım hayatta. Bugün ağlıyorsam yarın yine gülerim."
|
Etiketler:
ağlamak,
ayağa kalkmak,
Benim Köşem,
gülmek,
kelebek,
maske,
ömür,
ruh,
sanal,
yıkılmak