26 Haziran 2015 Cuma

Küçük Prens / Antoine De Saint_Exupery


Küçük Prens 

          “Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.”

      Çocuk gelişiminde zengin hayal dünyası olan kitapların önemi büyüktür. Bu öyküler aracılığıyla, yetişmekte olan gençler, hayal kurmayı ve düşünmeyi öğrenir. ‘Şimdi’ ile ‘olmayan bir dünya’yı iç içe yaşatan bu tarz kitaplar, onları felsefeye de yaklaştırır. Zira öykü aracılığıyla düşünmeye çağrı yoludur bunlar. İşte Küçük Prens romanı bu açıdan oldukça etkilidir. Arayış içinde olan çocukların ve gençlerin kendini tanıma ve geliştirme yolunda izleyecekleri en sağlıklı yol hayal etmektir. Hayal etmeyi öğretir bu öyküler. Bakış açısı kazandırır, felsefe kazandırır.


        Küçük Prens yazarımızla bir çölde karşılaşır ve ona gezegenini, gezdiği yerleri ve gülünün hikayesini anlatır. Yazar ise bir pilottur ve çocukken yetişkinler tarafından pek de anlaşılamamış, hayalleri sınırlandırılmıştır. Oldukça ince bir kitap bu, bir kısmı da resimlerden oluşuyor. O yüzden kitabı size özetlemeyeceğim. Alıp okuyun, aslında çocuk kitabı ama yetişkinler için de mesajlar var.  

        “Ayak bileği hizasında sarı bir kıvılcım çakar gibi oldu. Bir an durakaldı, bağırmadı. Bir ağaç gibi yavaştan düştü. Kumdan dolayı ses bile çıkmadı. Şimdi biraz teselli olmuş gibiyim. Tam değilse bile… Ama biliyorum gezegenine döndü çünkü gün ışıdığında vücudunu bulamadım. Ağır değildi… Ve geceleri yıldızları dinlemesini seviyorum. Sanki beş yüz milyon çıngırak…”

         Pilot olan yazarın çöle zorunlu iniş yapmasıyla başlayan roman ,dünyadan sıkılan Küçük Prens’in gezegenine dönmesiyle  biter. Küçük Prens’e göre yetişkinler biraz tuhaftır. Bu tuhaf insanlardan bazılarıyla karşılaşmıştır ve onları bize anlatır. Ayyaş, kral, iş adamı, fenerci, coğrafyacı, matematikçi, kendini beğenmiş gibi değişik karakter yapısında yetişkinlerle karşılaşır. Hepsi de kendi tutkuları ve beklentileri kapsamında algılar Küçük Prensi. Hepsinin hayattan beklentisi kendi içinde sınırlı ve tekdüzedir. Sonra da pilot yazarımızla tanışır. Burada yatan felsefe, çocukken yetişkinler tarafından anlaşılamayan ve sınırlarla karşılaşan adamın içindeki  çocukla bütünleşmesidir. Küçük Prens yazarın hayalinde kendi çocukluğudur. Yaşama dair, yetişkin dünyasına dair çocuk bakış açısıyla geliştirilmiş felsefesi olan bir öykü bu. Bir çocuğun gözüyle büyüklerin, hayalsiz, dar kalıplara sıkıştırılmış tuhaf dünyası anlatılıyor.  Küçük Prens’in kendine kurduğu dünyada bir hayat felsefesi oluşmuş, bizlerde eksik olan belki de budur.

        “Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgârın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikâyetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.”

        Yazar ne çocukken ne de büyüyünce, yetişkinlerin dünyasında bulamadığı arkadaşını buluyor Küçük Prenste. Zira o, çocukken hayata bakışına, hayallerine değer verilmediğini ve anlaşılamadığını fark edip hayallerinden vaz geçmiştir. Onu ancak hayal arkadaşı yani üç volkanı olan küçük gezegeninde çiçeğiyle yaşayan Küçük Prens’le konuşmak rahatlatır.

       “Büyükler hiçbir şeyi kendi kendilerine anlayamazlar. Onlara durmadan her şeyi anlatmak da çocuklar için yorucudur.”

        Unutmayın, hepiniz bir zamanlar çocuktunuz!..







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *