Kıpkızıl günahlar örmüşüm"
Kimi şiirlerinde Bedri Rahmi Eyüpoğlu, kimilerinde de Attila İlhan tadı aldığım şair Ayhan Kırdar. Onun Cehenneme Kurulan Kamp şiiriyle 80'li yıllarda tanışmıştım. Yaklaşık 35 yıl sonra tesadüfen yeniden karşıma çıkan bu şiirden o yıllarda ne kadar etkilendiğimi hatırladım. Bugün yine okudum aynı keyifle ama bu kez daha yetkin bir okumaydı bu. Şiirden aldığım duygu ve sezgileri de paylaşmak istedim.
"Bu eller benim ellerim cennetten kovuldular
Kan kusan geceye nehir nehir
Tükrükle boğulan ezilen lanetlenen
İrin yüklü bakışlardan bu kaçıncı kaçışım
Bu kaçıncı saplayışım tırnaklarımı yüreğime
Ama ölmedim
Neden ölmedim"
Çok tanınmayan bir şair Ayhan Kırdar ama bence görmeden geçip gidilmemesi gereken bir kalem. Farklı bir sezgiselliği olan bir şair. Temaları ve üslubu yer yer Attila İlhan'ı çağrıştırsa da, duyuş tarzı ondan farklıdır yine de.
"Öptüm ölümün kaynamış tutkal kokan ağzından
Kara kara yengeçlerin yuva yaptığı
Işık değmemiş ıslak saçlarına astım kendimi
Belki bin yıl sallandım durdum
Ama ölmedim
Neden ölmedim"
Onda daha önce işlenmeyen temalar, ifadeler görürüz: Günah duygusu, Allah'ı arama düşüncesi. Cahit Sıtkı Tarancı'da zayıf da olsa gördüğümüz günah duygusu, Ayhan Kırdar'da oldukça güçlü imgelerle karşımıza çıkar. Hatta Cehenneme Kurulan Kamp'ta bu duygu, kendini ateşle temizlemeye sevk edecek kadar güçlüdür. Dindar olmadığını bildiğimiz bir şairden Tanrı, günah ve cehennemle ilgili güçlü ifadeler buluruz şiirde.
"Bıktım bu dost cüceler ülkesinde
Dev yalnızlığımı sırtımda taşımaktan
Yorgun alnımdan iri terlerin aktığı kör kuyulara
Yılanların ve akreplerin
Ve ısırgan böceklerin susuzluğunu gideren"
1936 doğumlu Ayhan Kırdar, Tanrı var mı yok mu sorusuna cevap arar, kendinden önceki şairlerde ve kendi neslinde çok dile getirilmeyen bir edayla. Onun duygu dünyası ve üslubu klasik din anlayışıyla da bağdaşmaz. Şair Tanrı yok, cevabıyla çıldıracak hale gelir ama neden diye sorar: "... ama neden yok"
Tutup bütün kapılarını kırıyorum mabetlerin
Tanrıyı arıyorum
Tanrı yok diyorlar ama neden yok"
Karışık ve bunalımlı duygular yaşar şair, buhran kokan dizeler serer önümüze. Madem günah var, Tanrı da olmalı, yoksa kim kurtaracak insanları?.. Bazen ölümü düşler gibidir ama ölmez. Neden ölmedim, diye sorar tekrar tekrar. Benzin dolu deniz kıyılarında ateş yakan şair, ifadeleriyle olduğu kadar sözcük tekrarlarıyla da şiire estetik değerler katmayı ihmal etmez. "Ama ölmedim, neden ölmedim, Tanrı, günah, alev ve deniz" sözlerinin yarattığı ahenk bu estetik değerlerdendir.
Ayhan Kırdar'ın dizelerinde ölüm arzusu biraz ürkütücüdür aslında. Kendini yakma düşüncesi mesela... Onu bu düşüncelere iten de günah duygusudur. Şair, iki elinde iki hançerle kıpkızıl günahlar örmekten söz eder. İlginç ifadeler bunlar, farklı bir üslup.
Bir yumruk olup sıkılıyorum
Parmaklarım dökülüyorlar
Birkaç cam kırıyorum buz tutmuş gökten
Ben yarıdan fazla günahkarım biliyorum
Yarıdan fazla karanlık bu yer bu insanlar bu okyanus
Karmaşık bir ruhla karşılaşıyoruz dizelerde ve güçlü ifadelerle, orijinal sembollerle... Çok bilinmeyen bakış açısıyla ve cesaretle... Cehennemde yer bulmak zordu, diyen şair günahkarlığın yanı sıra Tanrı'nın sustuğunu söyleyecek ifadeler de kullanır. Belki tüm alem günahkardır kim bilir, belki de gerçekten ölüm Tanrısı susmuştur!..
Artık bütün şarkılar susmuştu ölüm Tanrısı susmuştu
İçimdeki çanlar susmuştu ben susmuştum
Cehennemde yer bulmak zordu
...
Alev denizinde yıkanıyorduk _ho ho hoy_
Alev denizinde
Alev
Deniz
Alev
Tanrının iskeletinden kan sızıyordu..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...