Hayali Mektup
Sevgili kızım,
Sana deneyim çekmecemden bir tutam söz sunmak istiyorum; zira
akıllı insan, başkalarının
deneyimlerinden yararlanıp hayata kendi penceresinden bakmayı bilendir. Sen
akıllı kal bu hayatta! Bir dönüm noktasına geldiğin bu günlerde
yaşanmışlıkların kitabını oku ve aç pencereni, bu deneyim tarlalarına kendi
tohumlarını ek! Ömür, dört yol ağzından ve keskin virajlardan ibaret, gönül
gözünü hep açık tut!
Yaşam çok büyük bir sınav, dikenli tellerle dolu bir sahada
yapılan bir maç ya da bir rüya sadece. Kocaman bir adım attın doğduğun gün ve
mücadele başladı. Ne kadar sürecek, ne zaman bitecek bilinmez ama nefes aldığın
her saniye puan alacaksın bu sınavda. Bazen koca bir sıfır olacak beyaz kağıdın
üzerindeki, bazen kırmızı bir el yazısıyla ‘aferin’… Kararlar vermen gerekecek
her daim, bazen tesadüf sandıkların yoluna çıkacak, baş kaldıracaksın kimi
zaman da. Bu kadar da zor olmamalı, diyeceksin ama zor bir sınav işte bu, tabi
kimileri için sadece. Üzgünüm, senin için kolay olmayacak bu hayat sınavı, hep
çok çalışmak zorunda kalacaksın, ensende boza pişirecekler. Şimdiye kadar
verdiğin mücadele bundan sonrakilerin yanında ufacık kalacak. Tırnaklarınla
kazıyarak kazanacaksın her şeyi. Yani kolay olmayacak yazgınla baş etmek...
Hani bazı insanların ‘yıldızının parladığı an’lar vardır ya,
işte o an gelirse, kayan bir yıldız olmamak için uğraş çocuğum! Tabi zor bu
kaygan zeminde tutunmak, böyle bir hayata doğmuş olmak. Ama olsun, dağına göre
duman vermiş Allah, zoru verirken gücü de vermiş sana. Senin yıldızını hep
parlak tutacak olanı yüreğine koyarak göndermiş yeryüzüne, sevgiyi…
Sınırlarını kendin çizmeye çalış, zor olsa da. Ruhunu özgür
kıl, yalansız dostluklar kur, kabul bu belki de en zoru. Sakın pes etme!
Sevmeyi unutma, çocukları, hayvanları, çiçekleri… Çünkü sevginin olmadığı yerde
yalan var, savaş var, ihanet var, ölüm var... Sevgi yoksa insan da yok, bunu asla
unutma!
Hayatla dost ol, şakalaş onunla! Almak kadar vermeyi de bil,
ama sadece vererek yaşama, almayı da bil! Yoksa ezilirsin, kırılırsın,
incitilirsin.
Cebine sabrı koy ama pasif sabır değil, oturup bekleyerek
değil. Öbür cebine de dürüstlüğü koy, yüreğine sevgiyi ben zaten işledim sen
doğarken. Bırak kötü olsun kimileri, savaş olsun barış dururken, ne yapalım! Tek başına cennet yapamazsın dünyayı ama sen iyi ol, kötülere inat. Gerektiğine
taş gibi sağlam ol, yıkılmanı görmek isteyenlere bunu yaşatma. Sessiz çığlık
atacağın zamanı da iyi seç, hayatın yüzüne haykıracağın zamanı da!..
Bir de gülmeyi sakın unutma, hep gül. Gül ki, utansın canını
acıtanlar. Yüreğine sırtını dönme, kapama kulaklarını, o seni mutluluğa
götürecek. Bu acımasız savaş dünyasında barışın anahtarı yüreğinde saklı. Çocuk
ruhunu canlı tut, o öldüğü zaman sen de ölürsün unutma!
Bir Rus atasözü diyor
ki, "Hayat satranç oyunu gibidir; çok kez şah dersin ama bir kez mat edersin." Doğru zamanda doğru hamleyi yapman dileğiyle!.. Sevgiyle kal! Annen...
Yaşamak ne güzel şey
Anlayarak bir usta kitap gibi
Bir sevda şarkısı gibi duyup
Bir çocuk gibi şaşarak
Yaşamak…
Birer birer
Ve hep beraber
İpekli bir kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan
Sevinçli bir destan okur gibi
Yaşamak…
Nazım Hikmet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...