Venetian Contract
Okuyacak kitabım kalmadı diye sızlanırken bir dostum, elinde bir paketle çıkageldi. Bir edebiyat sevdalısına verilecek en güzel hediyeyle...
Kitap her zaman en yakınım, en büyük eğlencem, çoğu zaman da sığındığım bir liman olmuştur. Kimi zaman öğrenmek için, kimi zaman eğlenmek için ama en çok da dertleşmek için hep yanımdadır kitaplar, en dara düştüğüm anlarda bile.
Sadece okumak için değil, vizyon edinmek, yeni eski farklı dünyalar tanımak, ruhen rahatlamak, en önemlisi de, hoşça ve dolu dolu zaman geçirmek isteyen herkese verilebilecek en güzel hediye bir kitap olsa gerek. Çok şanslıyım ki, hâlâ bana kitap hediye eden yakınlarım ve dostlarım var.
"Yarının ne getireceğini kimse bilemez ama umutlu ve cesur olup her şeyin yolunda gideceğine güvenmek zorundasın."
Şifacı bir tarihi roman, yani tarihi temel alan kurgusal bir sanat ürünü. Tarihin omurgasında edebiyatçının hayal gücü... Kısacası en sevdiğim roman türü.
Romanda 16. yüzyılda geçer olaylar. Osmanlı İmparatorluğu'nda Nur Banu Sultan döneminde başlar her şey. Osmanlı topraklarında ve Venedik'te yaşanan pek çok olayı gözler önüne sererken bizleri tıbbın ayak izleri peşinde sürükler.
Denizci Timurhan Murat'ın kızı ve Nur Banu'nun kirası Feyra, haremdeki kadınları iyileştiren bir şifacıdır. Yeteneği, tıbba duyduğu ilgisi ve sarayın hekim başından aldığı bilgilerle kısa sürede dikkatleri üzerinde toplamayı başarır. Başlangıçta sadece sarayın hekim başının talimatlarını hareme iletirken, sonraları Kapalı Çarşı'dan şifalı bitkilerle karışımlar almakla görevlendirilir. Hekim başı yaşlanıp eski gücünü yitirmeye başladığındaysa, Feyra bir şifacı olma niteliğini çoktan kazanmıştır. Artık o, haremden sorumlu bir hekimdir. Yani on üç yaşındayken sarayın ana bölümündeki saray hekiminden ilaçları alıp hareme götürme görevini üstlenen Feyra, yirmi bir yaşına geldiğinde, ilaç dağıtmanın yanı sıra küçük çaplı ameliyatlar yapacak kadar tıp bilgisine sahip olmuş, ilerleyen zamanda da hekim unvanına hak kazanmıştır.
Bir sabah, her zamanki gibi Topkapı Sarayı'na giden Feyra, Nur Banu Sultan'ın müthiş sırrını öğrenir, bu sır onun tüm yaşamını değiştirecektir. Nur Banu ölüm döşeğindedir ve Feyra'ya asıl kimliği hakkında şaşırtıcı bilgiler verir. Aslında Nur Banu'nun kızı olduğunu ve annesinin saraya giriş hikayesini öğrenen Feyra, Osmanlı ve Venedik devletlerinin kaderini değiştirecek büyük bir görev üstlenir. Artık pek çok şey Şifacı'nın ellerindedir. İmparatorluğun, Venedik'in ve babası Denizci Timurhan Murat'ın...
"İnsanları ilaçlar değil, hikayeler etkiler."
Roman, bir şifacının insanları iyileştirme çabaları, vebayla mücadele, veba aşısının ve ilacının keşfedilişi, aşk, Osmanlı ile Venedik arasındaki mücadele gibi pek çok şeyi iç içe işlerken okuru hiç sıkmıyor. Son derece akıcı ve sıcacık bir üslupla sarıyor okurunu. Nur Banu kadar mimar Palladio da tarihi bir karakter. Rönesans dönemi mimarlarından olan Palladio, roman boyunca canlı bir karakter olarak karşımızda duruyor. Yazar Fiorata, romanın sonuna eserde geçen tarihi olay ve yerlerle ilgili bir de not eklemiş, bu da oldukça önemli okur için. Örneğin büyük Venedik yangını, karantina adası, Teriaca denilen veba ilacı, Venedik'in ünlü köprüsü Rialto vb.
Cecilia Baffo Venedikli Nicholo Venier'in kızı, Feyra'nın yıllarca haberdar olmadığı annesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun Nur Banu Sultan'ı...
Nur Banu ölüm döşeğinde Feyra'ya bir yüzük verir ve onu Venedik'e götürmesini ister. Feyra'nın ölümün efendisi vebayla mücadelesi de bundan sonra başlayacaktır. Hiç bilmediği yerlere gidecek, bilmediği insanlara şifa dağıtacaktır. Bütün bunları yaparken de kendi geçmişini öğrenecek ve geleceğini şekillendirecektir.
Bir yüzük ve dört at: Siyah At, Kırmızı At, Beyaz At ve Soluk At... Hastalık, yangın, savaş ve ölüm... Romanın tüm macerası, yüzükteki at sembolleriyle işlenmiştir. Baştan sona severek okunacak bir macera...
Beni bu güzel romanla buluşturan canım arkadaşıma şükranlarımı ve sevgilerimi sunuyor ve tüm edebiyat severlere de öneriyorum. Okuyun, pişman olmazsınız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...