23 Ağustos 2015 Pazar

Yaşama Dair / Deneme

Gün Eksilmesin ...

Evrenin işleyişi karşısında ne kadar da aciziz değil mi? Birbirimizi ve doğayı katlederken aslında evrende bir toz zerresi olduğumuzun farkında mıyız ki!..

“Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne halden anlayan bulunur” diyor ya şair…


Cahit Sıtkı bunu söylerken, birey-evren ilişkisini, insanın evren karşısındaki çaresizliğini düşünmüş olmalı. Bu da yetmezmiş gibi, bir de anlaşılamamak vardır, derdini paylaşacak yaren bulamamak.  İnsanın en büyük kadersizliği yalnızlıktır, hem de kalabalıklar içinde. Halden anlayan yoksa, tek başınalık doğar başa bela olan. Haldaş yoktur ne yazık ki!..  An gelir ölümü düşünür şair ama hayat öylesine tatlıdır ki aslında… Ölüm bile, her şeye rağmen, en son düşünülen olmalıdır yine de. Tabi vakit gelene kadar… Sonrasında yapacak, diyecek bir şey yok.

“Ah aklımdan ölümüm geçer / Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur”

Ölümü hiç düşünmeyen, aklından geçirmeyen var mıdır? Hepimiz zaman zaman çaresizlikler yaşarız, en dibe vurduğumuz an, ölüm fikren yoklar bizi de. Sonra, yaşama dair değerli kılınan ne varsa içimizde, o soğutur ölüm fikrini.  Bazen mucizevi doğadan fışkıran bir güzellik, bazen masum bir evlat, bazen bir sevgili ya da ana-baba. Bir şeyler güzel gösterir hayatı, yeniden, bir kez daha…

İşte öyle bir anda, büyük şair bırakıverir ölüm fikrini. Yaşamak ister, her şeye rağmen.

“ Ve gönül Tanrısına der ki:
      _ Pervam yok verdiğin elemden
 Her mihnet kabulüm, yeter ki
      Gün eksilmesin penceremden!" 


Ölüm ve yaşam, karşıt kavramlar... Aynı zaman da da belirleyici iki güç...  Ölüm karşısındaki çaresizlikten doğan hüzün, bazen yaşam karşındaki çaresizliğe dönüşür, bazen de yaşama sevinciyle ölüme kafa tutar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *