23 Ağustos 2015 Pazar

Faruk Nafiz ve "Han Duvarları" Şiirine Bakış

Han Duvarları-Faruk Nafiz Çamlıbel

Bir yolculuk hikayesidir Han Duvarları. İstanbullu şairin Anadolu’ya bakışı, Anadolu coğrafyası, hanlarda rastlanan insanlar, oda duvarlarına yazılmış dizeler, halk ozanı Maraşlı Şeyhoğlu… Üç gün süren yolculuk, her anıyla şiirde hayat bulmuştur. Gözleme dayalı betimlemelerden oluşan şiirin omurgasını da şairin izlenimleri oluşturur.

“Gidiyorum, gurbeti gönlümde duya duya”

Han Duvarları gerçekçi betimlemelere olduğu kadar lirizme de dayanır. Bu upuzun şiirde hem şairin hem de Maraşlı Şeyhoğlu’nun duyguları vardır. Şairin dizeleri Maraşlı’ya çerçeve oluşturmaktadır adeta. Ortak tema, gurbette olma duygusudur.


Milli Edebiyat dönemine kadar, şair ve yazarlar Anadolu’dan kopuk yaşadılar. İstanbul ve çevresiyle sınırlı kaldı memleket. Milli Edebiyat döneminde yavaş yavaş Anadolu’yu anlamaya ve anlatmaya başladılar. Başlangıçta sadece öğrendikleri, duydukları kadar anlatabildiler ama zamanla gidip görme, anlayarak anlatma geleneği başladı. İstanbul aydını Anadolu’yu küçümsemişti uzun süre, hatta yüzyıllarca...

İstanbul, doğasıyla, tarihiyle, edebiyatı ve yaşam tarzıyla her zaman sanatın merkezi olmuştur, fetihten Cumhuriyet’e kadar. Anadolu taşradır aydınlar için, İstanbul aydını içe kapalı yaşayıp taşraya hüzünlü ve dramatik anlamlar yüklemiştir. Divan şairleri başta olmak üzere, Tanzimat, Serveti Fünun, Fecri Ati gibi topluluklar hep İstanbul’da yetişen sanatçılardan oluşmuş, yerel edebiyat halk ozanlarına kalmıştır. Bu da Türk edebiyatçılarının büyük çoğunluğunun Anadolu halkı, yaşamı, duyuş ve düşünüşü hakkında bilgi edinmelerine engel olmuştur.  Yerel kültür, Halk Edebiyatı geleneğinde ancak hayat bulabilmiştir. Türk edebiyatçıları, Kurtuluş Savaşı yıllarında ve Ankara’nın devlet merkezi olmasından sonra tanımaya başladılar Anadolu'yu ve insanını. İşte Faruk Nafiz de İstanbullu bir sanatçı olarak Anadolu’yu gurbet diyarı diye niteler, ilk çıktığı gurbet yolunu anbean anlatır.

“İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!”

Hayatında ilk defa İstanbul dışına çıkmaktadır, gurbet acısı yaşar. Aslında at arabasıyla yapılan bu Anadolu yolculuğu topu topu üç gündür; ama yolculuk sonunda asıl gurbet başlayacaktır şair için. Konakladığı ilk hanın duvarında karşısına bir dörtlük çıkar ve çok etkilenir şair.

“Bu dört mısra değildi, sanki dört damla kandı.”

İkinci ve üçüncü gün yeni dörtlükler görür duvarlarda ve şiirinin sonunda bu dizelerin sahibinin bir handa öldüğünü öğrenip hüzünlenir. Bu dörtlükler Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ın bir koşmasındandır. Tema gurbet duygusudur.

On yıl var ayrıyım kına dağından
Baba ocağından, yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben

Gurbet, Türk edebiyatında sıkça işlenen bir konudur, özellikle de halk şiirinde … Faruk Nafiz Çamlıbel de kendi döneminde hakim olan memleket edebiyatının etkisindedir ama ideolojik değil, estetik açıdan işler memleketi ve gurbeti. İşte Han Duvarları şiirini canlı kılan da budur: duyu ve duygu… Şair, bu şiirini 1923’te Kayseri’ye öğretmen olarak giderken yolda edindiği izlenimlerden ilham alarak yazmıştır. Yolda gördüğü her şeyi kaydeder, sabah erken başlayan yolculuk, akşam konaklamayla biter ve üçüncü günün sonunda yol da şiir de bitmiş olur.  Mart ayında yapılan bu yolculuk, manzaranın çıplaklığıyla betimlenir, hakim renk sarıdır. ‘Yüksek dağlar, nihayetsiz ova, bitmeyen yollar’la tablolaştırır gördüklerini. Bu tablo şairde yalnızlık ve boşluk hissi uyandırır.

“Yol, hep yol, daima yol… Bitmiyor düzlük yine.”


Harekete dayalı betimlemeli ve lirik bir şiir Han Duvarları. Ayrıca, İstanbullu şairle bir halk ozanının buluşması, kucaklaşması niteliğinde bir eser... Basit ve düz yazıya yakın bir üslubu var Faruk Nafiz’e ait olan dizelerin, diğeri ise bir halk ozanının lirizmine sahip. Şehirli bir şairle yanık sesli  bir halk ozanının uyumu çıkıyor karşımıza. İki sosyal tabaka, iki duyuş-düşünüş tarzı, iki farklı üslup ve iki farklı şiir şeklinin iç içe geçmesi… Ortaya çıkan eserse Han Duvarları…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *