“Düşünmeden çıktı yola
Yalpalaya yalpalaya”
Bu kumaştan bir elbise çıkmazdı, biliyordu. Yine de evirdi çevirdi,
çekti sündürdü. Olsun istedi, varsın az gelsin kumaşı, ille de dikecekti
elbiseyi. Nafile çaba…
Neyi bekler ki insan hayatı boyunca? Belki de sadece mutlu
olmayı. Herkes için göreceli olsa da yaptığımız her şey, değil mi ki bir yudum
mutluluk için. Yanlış tercihler, saplanıp kalmalar, ordan oraya savrulmalar
hep, mutluyum diyebilmek içindi işte. Çabalayıp durdu işte, o da herkes gibi
kendince. Bekledi durdu değişecek bu düzen diye, gülmek için ağız dolusu… Razıyım dedi, bu kadarı da yeter. Yoksa niye
bir metrelik kumaştan iki metrelik performans beklesin ki deli kız? Her şey
mutluluk için…
Çıktı bir yola deli kız, mutluluk beni de bulacak dedi ama hep arka teker ön tekeri takip etmeye
devam ediyordu işte!.. Girmişti bir çıkmaz yola, zorlamanın anlamı yoktu
aslında. Bir seri katilden kaçar gibi, çeyizini de alıp gitmeli…
Sandığı açtı bizim deli kız, of neler yok ki içinde. Sevinçler,
gözyaşları, umutlar, hayal kırıklıkları… O da sedece mutlu olmak istemişti
herkes gibi. Öyle denedi olmadı, böyle denedi tutmadı. Ne dolu kap aldı ne de
boş kap doldu hayatında. Yalpalaya yalpalaya geçti ömrün yarısı. Dante’nin tam
da ortasındayım dediği ömrün yirmi
sonrası.
Yalpalayarak kalktı ayağa. Topladı pılını pırtısını, tepti
hepsini sandığa. Anladı ki, beklememek gerek mutluluğun kapıyı çalmasını.
Delice gülmek gerek hayata, o kapıyı çalmasa da…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...