Güldüğünde
Baharı kucaklardı sevincim
Değmesin diye hiçbir ışık gözlerine
Güneşin olurdu bedenim
Gönül sazım sessizce inlerdi
Tomurcuklar açardı yüzümde utangaç
Solgun bir gülü uzatırken bana
Ve birden, öyle aniden…
Tebessümün masal kentinin
Sokaklarında kayboldu
Sokaklarında kayboldu
Şimdi yitik bir hayal kaldı, boş bakışlarda
Soldun
Sahi
Gülüşün ne renkti
Unuttum
Unuttum
Deniz kokardı bakışların
Küçük göz pınarlarının ateşinde
Avuçlarındaydı hediyelerin en güzeli
Dokunduğun yeri yakardın
Usul usul, çekingen
Usul usul, çekingen
Değmesin diye başka bir renk
Tüm renkleri yakardım
Işığımdın
Sonra birden, hem de aniden…
Söndün
Kör oldun
Sahi
Bakışların ne renkti
Unuttum
Unuttum
Hayaller kurardım
Beyaz tellerin kucağında
Beyaz tellerin kucağında
Pamuktan daha pamuk
Rüyalara dalardım
Rüyalara dalardım
Hem zindanımdın
Hem kale oldun
Hem kale oldun
Sonra birden, öyle işte aniden…
Korkuların en büyüğü
Bir rüyadan uyandı
İçin için kavrulan
Bir rüyadan uyandı
İçin için kavrulan
Ey masal perisi!
Sarı kirpiklerin ucundan fırlayan
Bakışlar mıydı o son şarkıyı yazdıran?
Yok oldun
Sahi
Hayaller ne renkti
Unuttum.
Unuttum.
İzmaritine bulanırdı sözlerin
Buseler yağmurun
Mavi ışığını taşırdı
Mavi ışığını taşırdı
Çorakken bereketli toprak ana oldum
Tohumlandı bedenim
Can buldum
Can buldum
Işığa koşan pervane gibi
Meftunken her sözüne
Sözsüz sessizliğine
Sözsüz sessizliğine
İnancın, güvenin kitabını yazdım
Ve birden, öylesine aniden…
Tohumu savurdun boşluğa
Bereketi kaçtı sevdanın
Sonra vuruldum
Sözlerin ezgisi değişti
Sözlerin ezgisi değişti
Ve sen kayboldun
Sahi
Sözlerin ne renkti
Unuttum
Unuttum
Umudun ne renkti
Adın ne renkti
Sevda ne renkti, unuttum
...
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...