20 Nisan 2015 Pazartesi

Kambur


istasyondaki kambur
vagonların arasına sıkışmış bir yavru kedi
sadistine sevdalı bir mağdur
aynada sadece kendini gören kör bir kambur


çok yerler geçti de
o hiç inmedi
hep son istasyonu bekledi
vagonlar yalnızlık yığınıyken
sokak pusluydu ama yine de bekledi
 yıllar süren yolculukta
ipeksi, çocuksu 
garip bir kambur

ruhunu terk edip yol almıştı bedeni
hep karanlık dehlizlerden geçti de
bir gün bile pes etmedi
son menzile “merhaba”yı bekledi
yaşamla ölüm arasına sıkışmış   
kör bir kambur
suya yazmaktan yorulmuş elleri
ve taş yığını kentin sokaklarında
kaybolmuş kırgın bir şairdi o 
karınca sabrıyla ilmek ilmek
dokuduğu yuvada 
hayalperest bir kambur

 ömrünü gömmüş
son istasyonda karşılanmayı bekleyen
tahta, eski bir bavul gibi
sessiz ve ıssız
umutla beklerken
sarı yaprakların ardına gizlenmiş 
ve yaslanmıştı duvara 
ürkek bir kambur


çok yanlışlara düştü de 
ruhunu hiç kirletmedi
Polyanna titizliğiyle beslerken umudu
boyun eğdikleri bozarken şeklini
ruhuna yükledikleriyle arsızca
son istasyonu bekledi
bekledi kambur 
ve sordu soğuk aynalara
hangilerini kendi seçti
ya da hangileri kaderdi
sorgulaya sorgulaya tükettiği hayatta
yine de sevgiyle bekleyen 
ölü bir kambur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *