22 Ekim 2016 Cumartesi

Tutsak Güneş / Ayşe Kulin


"Uykularından uyandıramadığımız ne çok insan var."

                                                                                                Antoine de Saint-Exupery

Distopik roman örneği Tutsak Güneş, bir solukta okunacak akıcılıkta bir eser. Bir o kadar da düşündürücü. Bu tarz romanları okuyanlar bilirler, distopik romanlarda baskıcı sistemler karakterize edilir, istenmeyen durumlar gözler önünde canlandırılır. Bütün bunlar hep ileri teknoloji sonucu gerçekleşebilecek durumlardır. Tutsak Güneş'te olduğu gibi... Bir yandan ileri teknoloji ürünü akıllı arabalar, uçan arabalar, düğmesini çevirince renk değiştiren kıyafetler, uçan taksiler, trenler... Kanserin çaresi nin bulunması -yerini başka bir kötü hastalık alsa da- pek çok yerde insanın yerini alan robotlar... Diğer yandan teknolojiyi kötüye kullanan insanoğlu... Çiğ süt emmiş insanoğlunun içindeki kötü ve bencil duyguların, gücü elinde tutanlarca acımasızca ortaya serilişi... Seçme şansı olmayan insanların sisteme ayak uydurma çabaları... Ve hayatın olmazsa olmazı, yani aşk...

Uluhan adında bir tiran tarafından yönetilen Ramanis Cumhuriyeti'nin göğünde güneş parlamaz uzun zamandır, hem maddi hem manevi... 

Babasının ölümüyle yönetimi devralan Oğulhan ülkeyi demir yumrukla yönetmektedir. Bu dikta rejiminde Merkez, her şeyden haberdardır, her şeye hakimdir. Herkesi, her şeyi görür, duyar, bilir. Aile düzeni, çocuk sayısı, akla gelebilecek her şey tiranın iznine bağlıdır. Halk dış dünyada olup bitenden habersiz yaşayıp şikayet etmemeyi öğrenmiştir. Görünüşte tüm uygulamalar insanların rahatı içindir ama aslında orada insanların özel yaşamları bile denetim altındadır. Katı kural ve kanunlarla yaşamaya alıştırılan halkın başında bir de güneşsiz gökyüzü gibi bir sorun vardır. 

Ramanis'te tüm sorunlara rağmen ayakta kalmayı başaran, dik duran, sorgulayan ve çözüm arayan bir kesim de var tabi. İşte roman, bu insanların öyküsünü sunuyor bizlere. Gerçekleri geç de olsa gören Yuna, sıra dışı annesi ve hayal meyal hatırladığı babası, aşkı Tamur, sistemin yetiştirdiği oğlu Regan ve diğerleri...

Günümüze bazı göndermeler yapsa da, Ramanis hayali bir ülke. Gelecekte, herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, herhangi bir toplumun istenmeyen hallerinin simgeleşmiş hali... Dedim ya bu bir distopik roman yani istenmeyen durumları anlatan bir eser. Tıpkı 1984 gibi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *