Okuma hevesimi dünyanın bütün hazinelerine değişmem, diyor Tolstoy.
Okuma aşkı, kitap sevgisi... Kazanmamız ve çocuklarımıza kazandırmamız gereken en önemli alışkanlık, en yararlı bağımlılık... Sürünün bir parçası olmak değil de, fark yaratmak istiyorsanız hayatta, okuyun! Hayatı algılamak istiyorsanız, yine, okuyun! Kendinizi anlamak istiyorsanız da okuyun! Aslında her ihtiyaca cevap veren bir hobi bu. Kimin neye ihtiyacı varsa onu karşılayacak bir kitap da var. Yeter ki, arayın ve bulun!
Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, okumanın keyfi başka hem de kitap alarak ele... Kağıt kokusu, bir kitabın sayfalarını çevirmek gerçek bir terapi, şu yalan dolanın tavan yaptığı, paranın insanları köleleştirdiği, ölümlerin çığ gibi arttığı dünyada, dünyayı algılamak için ya da dünyaya katlanabilmek için okuyun!
Masal kitaplarıyla başladım ben okumaya, pek çok çocuk gibi, sonra öyküler, romanlar, tarih kitapları... Ama çocukken garip bir alışkanlık edinmiş, ansiklopedi okumaya da başlamıştım. Hani şu, ödev yaparken, aradığımız maddenin cildini alıp sadece aradığımız her neyse o sayfayı okuyup kapattığımız kalın ciltli ağır kitaplar var ya... Bir dönem onları roman gibi okurdum ben, niye bilmem, seviyordum işte.
Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, okumanın keyfi başka hem de kitap alarak ele... Kağıt kokusu, bir kitabın sayfalarını çevirmek gerçek bir terapi, şu yalan dolanın tavan yaptığı, paranın insanları köleleştirdiği, ölümlerin çığ gibi arttığı dünyada, dünyayı algılamak için ya da dünyaya katlanabilmek için okuyun!
Masal kitaplarıyla başladım ben okumaya, pek çok çocuk gibi, sonra öyküler, romanlar, tarih kitapları... Ama çocukken garip bir alışkanlık edinmiş, ansiklopedi okumaya da başlamıştım. Hani şu, ödev yaparken, aradığımız maddenin cildini alıp sadece aradığımız her neyse o sayfayı okuyup kapattığımız kalın ciltli ağır kitaplar var ya... Bir dönem onları roman gibi okurdum ben, niye bilmem, seviyordum işte.
Kitap sevgim olmasa, nasıl katlanırdım dünyada olan bitene? Bugün yaşananları nasıl anlardım, hiç bilemiyorum. Aklım ermeye başladığından beri okuyorum, her yaşta okuduklarım değişti ama kitap sevgim hiç değişmedi benim. Ne mi kazandım? Bugünü anlama becerisini...
Küçükken kara mizah öyküleri okurdum, sadece mizah sanırdım o zamanlar; bugün anlıyorum ki hepsini de yaşadık yaşıyoruz. Önce Aziz Nesin'le sevdim mizahı, sonra Muzaffer İzgü, Rıfat Ilgaz... Çocuk kitapları sanırdım bunları, alır okurdum. Şimdi yeniden okuyorum bazılarını, meğer ne çok şey şey varmış bize dair. Ne çok acı gülmece, çocuklara ve büyüklere... Kemalettin Tuğcu okurduk, kızardı öğretmenlerimiz, yasak diye daha çok okurduk. Tommiks-Teksas ve diğerleri tabi, gizli gizli, kitap arasında kitap gizlemeler... Fotoromanlar geldi ardından lise çağlarında, sevdalar, acılar, ihanetler... Fotoğrafa bakıp özenilen hayatlar... İlk gençlik yıllarımın başucu kitabı Montaigne'yi de söylemeden geçemeyeceğim. Onunla ortaokul yıllarında tanıştım, hâlâ zaman zaman döner bir denemesini okurum. Sanırım karakterimin alt yapısını oluşturan iki yazar var: Aziz Nesin ve Montaigne.
Büyüdüm Nazım Hikmetleri okudum,Yaşar Kemalleri, Sabahattin Alileri, Uğur Mumcuları... Dönüp tarihe baktım, tarih okudum, savaşa kurban verilen canları, siyasete kurban verilen gazetecileri, yakılan kitapları, yakılan aydınları, güce kurban edilen yavruları, yiten canları okudum. Keşke yaşanmasaydı ama dünya öyle acımasız bir yer ki, bütün bunlar oldu, oluyor, belki de hep olacak... Zira tarih gerçekten de tekerrürden ibaretmiş, adı değişiyor, şekli değişiyor, düzen değişiyor ama sahtekarlık, acımasızlık, güç ve para hırsı değişmiyor. Savaşlar hiç bitmiyor. Dünya savaşlarını, çağ atlamaları, ihtilalleri ve ülkemi okudum. Darbe görmüş bir genç olarak darbe öncesi yaşamları ve sonrasını... Üniversite hayatımın en büyük eğlencesi Gırgır Dergisi'ni tabi ki. Neler okumadım ki, Pinar Kürler, Edal Özler, Öner Yağcılar... İyi ki okumuşum diyebiliyorum sadece, at gözlüğüyle yaşayanlardan bir farkım var en azından, diye de oldukça mutluyum aslında.
Büyüdüm Nazım Hikmetleri okudum,Yaşar Kemalleri, Sabahattin Alileri, Uğur Mumcuları... Dönüp tarihe baktım, tarih okudum, savaşa kurban verilen canları, siyasete kurban verilen gazetecileri, yakılan kitapları, yakılan aydınları, güce kurban edilen yavruları, yiten canları okudum. Keşke yaşanmasaydı ama dünya öyle acımasız bir yer ki, bütün bunlar oldu, oluyor, belki de hep olacak... Zira tarih gerçekten de tekerrürden ibaretmiş, adı değişiyor, şekli değişiyor, düzen değişiyor ama sahtekarlık, acımasızlık, güç ve para hırsı değişmiyor. Savaşlar hiç bitmiyor. Dünya savaşlarını, çağ atlamaları, ihtilalleri ve ülkemi okudum. Darbe görmüş bir genç olarak darbe öncesi yaşamları ve sonrasını... Üniversite hayatımın en büyük eğlencesi Gırgır Dergisi'ni tabi ki. Neler okumadım ki, Pinar Kürler, Edal Özler, Öner Yağcılar... İyi ki okumuşum diyebiliyorum sadece, at gözlüğüyle yaşayanlardan bir farkım var en azından, diye de oldukça mutluyum aslında.
Hayatta boşa yer işgal edenler, yiyip içip 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın'cılar, okuyun biraz! Neler olmuş geçmişten bugüne, neler yaşadı insanoğlu, şimdi neler yaşıyor, anlamak için okuyun! Sorgulayın geçmişi, yaşadığınız günü, çıkarıp atın at gözlüğünü, okuyun ki, bir parça vizyon edinin!
Bana bu sevgiyi kazandıran yazarlara bugün şükran borçluyum; ben, ben olduysam onların sayesindedir. Hiçbir şey için bol paramızın olmadığı günlerde, okul harçlığımı biriktirir, kitap alırdım, bir de mizah dergilerini... Şimdi bakıyorum da, ne çok şey öğrenmişim onlardan. İyi ki almışım, iyi ki bağımlısı olmuşum bu güzel dostların. Henüz ortaokul yıllarımda başladım bunu yapmaya, böyle geldi böyle de gidiyor. Büyüdüm, yaşlandım hâlâ okuyorum, sonu yok, yetişmenin imkanı da yok, ömrüm yetmeyecek okumak istediğim her şeyi okumaya, onu da biliyorum. Yazma becerisi olan ustalara saygılarımı sunuyorum, okumaya devam, gücüm yettiğince...
Güzel bir dünyanın hikayesini yaşamak, yazmak ve okumak hevesiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...