4 Eylül 2015 Cuma

Öfke Kontrolü

Huzurlu Yaşamak İçin 6 Önerim Var

Günümüzün toplumsal ve ekonomik zorlukları, adaletsizlikler, terör gibi pek çok sebep, giderek öfkeli insan sayısını artırıyor. Yaşananlara öfke duymak normal ama kontrolsüz öfke hem bize hem de çevremize büyük zararlar veriyor. O halde öfke kontrolünü öğrenmemiz gerek, tabi ki türlü yolları var bunun. Kendimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz önce, sonra başkalarını... Sanırım, kendi başımıza halledemiyorsak da, bir uzmandan yardım almakta fayda var.


Ekonomik sorunlar, özellikle aile içi huzursuzlukların baş nedeni. Böyle durumlarda çabuk sinirlenen bireyler varsa ailede, sorunu çözmek şöyle dursun, hepten büyümesine yol açıyor; hatta tamiri imkansız sorunlara kadar varabiliyor işler.

Öfke kontrolü olmayan bu tip insanları trafikte düşünmek bile istemiyorum. Sanki hayata olan bütün kinlerini kusar gibi araba kullananları, küfür ede ede direksiyonun canına okuyanları hepimiz biliriz.

Bir de öfkesini insanları katlederek ortaya dökenler var ki, cinayet ve vahşet haberleriyle kabusumuz oluyorlar. Üstelik bunların pek çoğu aile içinde yaşanıyor. Psikolojik ve töresel nedenleri olan bu taşkın öfkeyi, insan öldürecek kadar büyük kızgınlıkları biz çözemeyiz. Altında yatan sayısız neden olabilir. 


O halde, öfke sebeplerini araştırmayı ve tedavi yollarını uzmanlara bırakıp en azından aile içinde huzurlu günler yaşamak için ne yapabiliriz onu düşünelim şimdi!

1.Başkalarının davranışlarından kendimizi sorumlu tutmayalım. Örneğin çocuğumuza gerekli terbiyeyi verdik ama yine de bazı şeyleri bizim istediğimiz gibi yapmıyor. O halde kızmak yerine, onun bir birey olduğunu hatırlayalım. Hatasının bedelini ödemeyi öğrenecektir nasıl olsa. Tabi bu basit hatalar için geçerli, yanlış yola sapan evladı ise, öfkelenmeden elinden tutup doğruya çevirmek de ebeveyn olarak borcumuz olmalı.

2.Başkalarının bizim için düşündüğü yanlış şeyleri çok önemsemeyelim, sükunetle karşılık verelim ki, bir dahaki sefere o yanlış yargısından dolayı karşımızdaki utansın. Böyle davranmak yerine kavgaya tutuşursak haklıyken haksız duruma düşebiliriz. bu durum eşler arasında sık yaşanmakta.

3.Kimseden, kendi değer yargılarını bırakıp bizim değer yargılarımıza uymasını beklemeyelim. Ayrıca, 'bana nasıl davranılırsa ben de aynısını yaparım, mantığından da sıyrılmalıyız. Zira bu durumu karşımızdaki de benimserse, kavgasız gürültüsüz bir hayat pek mümkün olmaz. 

4.Unutmayalım ki, kimse kusursuz değildir, eş ve çocuklardan başlayarak, çevremizdeki insanları kusurlarıyla sevelim. Özellikle aile bireylerini, hatalı bulduğumuz durumlarda gözlerinin içine bakarak tatlı dille uyaralım. Bu tavrın yarattığı sonuçlara inanamayacaksınız. Ders çalışmayan çocuğunuza bağırdığınızda onun daha iyi bir öğrenci olmasını beklemeyin, sadece öfkenizden korkup çalışıyormuş gibi yapacaktır. Neden çalışması gerektiğini tatlı dille anlatırsanız,  en azından sorumsuzluğundan utanacaktır. Çok başarılı bir öğrenci olmasa da, sorumluluklarının farkına varmış bir birey olacaktır.

5.Öfkelendiğimizde canımız kavga istese de, çevremizdekileri kavgaya tahrik etmeyelim. Bir süre o konuyu düşünmeden eylemsiz kalmakta yara var. İnsan kalbinin eşyadan daha hassas olduğunu düşünerek, kırılan kalbin tamirinin zor olduğunu hatırlayalım, hatta bazen de imkansız olduğunu... Ani öfkelerden kaçınmak, biraz sakin kalıp sonra tekrar düşünmek, bizi, sevdiklerimizi incitmekten koruyacaktır.

6.Dünyada bir insanı sürekli anlayacak hiç kimse yoktur. Herkes ayrı özelliklerle geliyor hayata, deneyimleri farklı, olaylara bakışı farklı olabiliyor kişilerin. İşte yakın çevremize ve ailemize bu anlayışla yaklaşırsak sorunlarımızı da daha kolay çözebiliriz.

Öfkesiz, huzurlu, sevgi dolu günler diliyorum!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *