Çöplük
“ Dünyanın en feci şeyi hayatın ta kendisidir.”
Brezilya’da bir gecekondu mahallesinde yaşanan dramın
öyküsüdür Çöplük. Carolina, üç çocuğunu,, çöpten topladıklarını hurdacılara
satarak yaşatmaya çalışmaktadır. Gün doğmadan başlayan çöp toplama mesaisi gün
bitimine dek sürer. Şanslıdır ki zengin mahallelerinin çöpleri de oldukça
zengindir.
Carolina, bir gün çöplerin içinde iki ajanda bulur, boş
sayfaları olan bu ajandaları özenle temizler eve götürür. Fakirlikten ve çöp
pisliğinden o kadar yılmıştır ki, içindeki zehri akıtmak için yazmaya başlar.
Tabi ki çöp yığınlarından ibaret anıları da hayatı gibi trajik ve saydamdır.
Yazdıkça açılır, kalemi dile gelir ve dört yılını kağıda döker Carolina.
“Yıldızının Parladığı Anlar” diyor ya Zweige, sanki Carolina
Maria de Jesus için bulmuş bu tabiri. Bir gazetecinin tesadüfen okuduğu bu
anılar, Carolina’yı sefalet kuyusundan şöhret dağına tırmandırır. Önce
gazetede parça parça yayımlanan anılar, çok ilgi görünce kitaplaştırılır ve artık Carolina ünlü ve paralıdır..
Yazarını refaha kavuşturan Çöplük, pek çok dile de çevrilmiştir.
Gecekondu dünyasını en saf ve şeffaf haliyle anlatan Carolina, Tanrı vergisi bir yetenekle yazmıştır anılarını. Dil ve anlatım çok canlı ve akıcıdır. Yazıldığı '60'lı yıllardan günümüze pek çok baskısı yapılmış bu roman, Brezilya edebiyatına, gecekondu edebiyatı türünü de kazandırmış olur.
Gecekondu dünyasını en saf ve şeffaf haliyle anlatan Carolina, Tanrı vergisi bir yetenekle yazmıştır anılarını. Dil ve anlatım çok canlı ve akıcıdır. Yazıldığı '60'lı yıllardan günümüze pek çok baskısı yapılmış bu roman, Brezilya edebiyatına, gecekondu edebiyatı türünü de kazandırmış olur.
Yazarını çöplükten kurtaran Çöplük, açlığın ve sefaletin
öyküsüdür. Anlatılan çevre, aç olduğu kadar cahil, yaşamaktan bıkmış, gergin
insanlarla doludur. Bu sefaletin içinde bir de durmadan ürerler. Carolina’nın
da kuru ekmeği bile bulamadığı günleri ama üç çocuğu vardır. Birbirleriyle hep
kavgalıdır bu insanlar, pis ve sefildirler ama durmadan çocuk yaparlar. Yazar
bütün ayrıntıları ve isimleri, yerleri tek tek anlatmıştır günlüğünde; hiçbir ayrıntıyı atlamadan.
“… Ya nehir kenarındaki gecekonduda olanlar!..
Bunu burada kimse bilmez, kadınla erkek içip içip kavga etmişlerdi. Yanlarında da uyuyan küçük bir bebek vardı. Kavgaya öyle dalmışlardı ki, çocuğun düştüğünü fark etmeyip onu ezdiler. Cankurtaran gelip aldı ama onu kurtaramadılar… Zavallıcığın kırılan kemikleri kaynamamıştı.”
Bunu burada kimse bilmez, kadınla erkek içip içip kavga etmişlerdi. Yanlarında da uyuyan küçük bir bebek vardı. Kavgaya öyle dalmışlardı ki, çocuğun düştüğünü fark etmeyip onu ezdiler. Cankurtaran gelip aldı ama onu kurtaramadılar… Zavallıcığın kırılan kemikleri kaynamamıştı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...