4 Temmuz 2015 Cumartesi

Çöplük / Özyaşamsal Roman

Çöplük 

 “ Dünyanın en feci  şeyi hayatın ta kendisidir.”



          Brezilya’da bir gecekondu mahallesinde yaşanan dramın öyküsüdür Çöplük. Carolina, üç çocuğunu,, çöpten topladıklarını hurdacılara satarak yaşatmaya çalışmaktadır. Gün doğmadan başlayan çöp toplama mesaisi gün bitimine dek sürer. Şanslıdır ki zengin mahallelerinin çöpleri de oldukça zengindir.


         Carolina, bir gün çöplerin içinde iki ajanda bulur, boş sayfaları olan bu ajandaları özenle temizler eve götürür. Fakirlikten ve çöp pisliğinden o kadar yılmıştır ki, içindeki zehri akıtmak için yazmaya başlar. Tabi ki çöp yığınlarından ibaret anıları da hayatı gibi trajik ve saydamdır. Yazdıkça açılır, kalemi dile gelir ve dört yılını kağıda döker Carolina.

        “Yıldızının Parladığı Anlar” diyor ya Zweige, sanki Carolina Maria de Jesus için bulmuş bu tabiri. Bir gazetecinin tesadüfen okuduğu bu anılar, Carolina’yı sefalet kuyusundan şöhret dağına tırmandırır. Önce gazetede parça parça yayımlanan anılar, çok ilgi görünce kitaplaştırılır ve artık Carolina ünlü ve paralıdır.. Yazarını refaha kavuşturan Çöplük, pek çok dile de çevrilmiştir.

       Gecekondu dünyasını en saf ve şeffaf haliyle anlatan Carolina, Tanrı vergisi bir yetenekle yazmıştır anılarını. Dil ve anlatım çok canlı ve akıcıdır. Yazıldığı '60'lı yıllardan günümüze pek çok baskısı yapılmış bu roman, Brezilya edebiyatına, gecekondu edebiyatı türünü de kazandırmış olur.

        Yazarını çöplükten kurtaran  Çöplük, açlığın ve sefaletin öyküsüdür. Anlatılan çevre, aç olduğu kadar cahil, yaşamaktan bıkmış, gergin insanlarla doludur. Bu sefaletin içinde bir de durmadan ürerler. Carolina’nın da kuru ekmeği bile bulamadığı günleri ama üç çocuğu vardır. Birbirleriyle hep kavgalıdır bu insanlar, pis ve sefildirler ama durmadan çocuk yaparlar. Yazar bütün ayrıntıları ve isimleri, yerleri tek tek anlatmıştır günlüğünde; hiçbir ayrıntıyı atlamadan.

       “… Ya nehir kenarındaki gecekonduda olanlar!..
Bunu burada kimse bilmez, kadınla erkek içip içip kavga etmişlerdi. Yanlarında da uyuyan küçük bir bebek vardı. Kavgaya öyle dalmışlardı ki, çocuğun düştüğünü fark etmeyip onu ezdiler. Cankurtaran gelip aldı ama onu kurtaramadılar… Zavallıcığın kırılan kemikleri kaynamamıştı.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *