Kedi Ruhlu
"Niye döner ki dünya?
Bir lokma ekmek için mi?
Ciğercinin kedisi, şımarık taklalar atarken
Çöpteki somuna şükretmek kader mi?"
Diye, sorup durdu cevap beklemeden
Kedi ve
Kedi ve
Kedi ruhlu kadın...
Korkulara kapıldıkça hırçınlaştı ama
Sevildikçe ender kış akşamlarında
Sıcacık kuzinenin karşısında
Mırıltıya boğdu ortalığı
Yumuşak tüyleri yatıştı da
Canı yanınca düşen kordan
Çıkardı pençesini
Kedi ve
Kedi ve
Kedi ruhlu kadın...
"Niye doğar ki güneş?
Uzanmadan alan ele inat
Tırmalamak için mi gururla
Önündeki tahta masayı
Çaktırmadan guruldayan karnını...
Podyumda yürütülen süslü
Akranlara bakıp inadına
Kuyruğu dik tutabilmek için mi?"
Diye, sorup durdu cevap beklemeden
Kedi ve
Kedi ve
Kedi ruhlu kadın...
Biliyordu rızkının az olduğunu
Hikayesi böyle yazılmıştı, ne de olsa
“kimine kavun kimine kelek...”
Dik tuttu hep kuyruğunu, dimdik
Cezalandıramadı hiç kimse
Zira o kedi ruhlu kadın
Kendine kesti hasımlar hep cezayı
Aldanmadıkça aldatmadı
Canı yanmadıkça tırnağını çıkarmadı
Kedi ve
Kedi ve
Kedi ruhlu kadın...
"Niye geldik ki dünyaya?
Terazinin bir kefesi hep eğri kalacaksa"
Diye, sorup durdu cevap beklemeden
Sevildikçe mırıldandı
Sevgiyi sınadı, itilince tırmaladı
Nankörü olmadı hiç hayatın
Sokulgan, kırılgan, unutkan
Kedi ve
Kedi ve
Kedi ruhlu kadın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...