12 Şubat 2016 Cuma

Düzyazı Türleri 7 / Otobiyografi

Öz Yaşam Öyküsü


Toplumsal yaşamın içinde, bilim, sanat, spor, siyaset gibi alanların birinde etkin olmuş kişilerin öz yaşam öyküleri oldukça önemlidir. Bu nedenle ayrı bir yazı türü olarak edebiyatta yerini alır otobiyografiler. Gerek kişiyi gerekse yaşadığı dönemi ve sosyal ortamını tanımamıza yarar.

Otobiyografilerin edebiyata girmesi 18. yüzyılda görülmeye başlar. Bağımsız bir tür olarak görülebildiği gibi, kendisine yakın türlerin içinde de yer alabilir. Özellikle otobiyografik romanlar, günümüzde ilgi çeken edebi ürünlerdir.

Otobiyografinin konusu yazarın kendisidir ama bununla sınırlı kalmaz, kişinin yaşadığı dönemi ve sosyal çevresini de görürüz. Anlatım doğal ve yalındır. İnandırıcılığı sağlayansa yazarın samimiyetidir.

Bu yazı türü, ne yazık ki, Dünya ve Türk edebiyatlarında yeterince gelişmemiştir. Bağımsız bir tür olmanın ötesinde, daha çok, anı ve diğer türlerle karışmıştır. Örneğin, Katip Çelebi Mizanü'l-Hak, Fezleke, Cihannüma gibi pek çok eserinde kendi biyografisine de yer vermiştir. Oktay Akbal'ın Şair Dostlarım adlı eserinde, şairleri anlatırken kendisinden de söz ettiği görülür.

Dünya edebiyatında J. Paul Sartre'ın Sözcükler adlı eseri, Türk edebiyatındaysa Aziz Nesin'in Böyle Gelmiş Böyle Gitmez'i bu türün başarılı örneklerindendir. Ayrıca, Necip Fazıl Kısakürek'in Kafa Kağıdı adlı kitabı,  Nazım Hikmet'in Otobiyografi adlı şiiri, İlhan Berk'in Uzun Bir Adam eseri edebi otobiyografinin örneklerindendir.

951'de denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırt üstü bekledim ölümü
Nazım Hikmet ( Otobiyografi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *