4 Eylül 2015 Cuma

Semerkant / Tarihi Roman


"Atlantik'in dibinde bir kitap var. Anlatacağım işte onun öyküsü."


Lübnan asıllı Amin Maalouf'un Ömer Hayyam ve İran tarihine tuttuğu ayna Semerkant. Doğu'ya, İran' a bakıyor Maalouf bu romanda. Ömer Hayyam'ın, Titanik'le birlikte Atlantik'in derinliklerine gömülen Rubaiyat'ın hikayesini ve Hasan Sabbah'ı anlatıyor. Hayyam ve Cihan, Hasan Sabbah ve İsmaililer... İç içe geçmiş hikayeler var roman boyunca. Kimdir bunlar, tarihteki rolleri nedir? Bir göz atalım romana:


Ömer Hayyam, Nişapurlu İbrahim'in oğlu. Bilge bir ozan, gökbilimci. Titanik'le batan el yazması Rubaiyat'ın yazarı.

Hasan Sabbah, Haşhaşi tarikatının lideri, İsmailiye mezhebine bağlı. Alamut Kalesi'ndeki sahte cennetin yaratıcısı.

İsmailiye, 9. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar süren siyasi ve dini bir mezhep.

Cihan, Buharalı bir kadın şair, Hayyam'ın sevgilisi.

Nizamülmülk, Selçuklu Sultanı Melikşah'ın İranlı veziri.

Dönemin üç ünlü ismi bir aradadır romanda: Nizamülmülk, Sabbah ve Hayyam... Bir şekilde Semerkant'ta bir araya gelmiş üç tarihi kişilik. Benjamin ise bütün bunları araştırıp aktaran kişi, yani anlatıcımız.

Roman anlatıcısı Benjamin kanalıyla öğreniyoruz olayları. Tarihte iz bırakan şahsiyetlerin yanısıra Benjamin'le İran Şahı'nın torunu Şirin'in ilişkisi de, yoğun tarih bilgisinin arasında, eseri roman havasına sokan unsurlardan. 

" Kum kentinin adamı geri gelecek ve görülmemiş bir intikam alacaktır."


Bu Hasan Sabbah'tır, başlangıçta Ömer için bilge bir kişi, Nizamülmülk'ün yardımcısı. Daha sonraları bir sürgün ve cennet vaadiyle uyuşturduğu fedaileriyle Haşşaşilik tarikatını kuran adam. Fedaileri cennete gidebilmek için öldüren ve ölen beyni yıkanmış Acemler. Bu intihar saldırıları öyle etkilidir ki, cennete girmek için fedai olmaya can atar insanlar. Hasan bu yolla hem Melikşah'tan ve Nizamülmülk'ten intikamını alır hem de ünlü bir tarikat lideri olur. 

Rubaiyat  Semerkant'ta yazılmış ama Hasan'la birlikte ortadan kaybolmuştur. Bu el yazması eserin ekseninde geçen olaylar, pek çok tarihi gerçeği de gözler önüne seriyor.

Amin Maalouf, 20. yüzyılın başlarında İran'da görülen değişim çabalarını, modernleşme sancılarını, yeniliğe gösterilen tepkileri başarılı bir şekilde bir araya getirmiştir. Hayyam hayranları için de güzel bir kitap. Ben Semerkant'ı okuduktan sonra burada sözü edilen Hasan Sabbah ve Haşhaşiler hakkındaki, Wladımır Bartol'un Alamut Kalesi romanını da okudum. Kitap severlere bu iki romanı peş peşe okumalarını öneriyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *