Doğru Türkçe
/ Birbiriyle Karıştırılan Kelimeler
Dilimizde
yaygın olarak kullanılan ve ses benzerliği bakımından birbiriyle karıştırılan
sözcükler vardır. Bunların yol açtığı anlatım bozukluğundan sakınmak için bu
sözcüklerin anlamlarını iyi bilmek gerekir. Eğer bir sözcüğün anlamını tam olarak
bilmiyorsak en güzeli hiç kullanmamak galiba. Zira komik sonuçlar doğurabilir
bu durum ya da yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
Gelin birlikte inceleyelim ve ‘süre
yerine süreç, etken yerine etkin’ deyip zor durumlara düşmeyelim ya da ‘uhde ve
ukte’ gibi dilimize giren yabancı kökenli sözcükleri, anlamını bilmiyorsak hiç kullanmayalım!
“süre” : Bir olayın başıyla sonu arasında gelişen zaman
aralığı.
“süreç” : Eylemlerin, olayların bir düzen içinde sürüp
gitmesi, yani olay ya da eylemler dizisi.
“ Bu kitaptaki yazılar, ülkemizdeki
politikanın gelişme sürecini içeriyor.” cümlesinde “süreç” yerine “süre”
diyemeyiz ya da iki buçuk saatlik bir sınav için “ Sınav sürecinde başım
ağrıyıp durdu.” dersek saçma olur, zira sözü edilen süredir.
“etken” : Herhangi bir şey üzerinde etki yapan, belli bir
değişiklik yaratan.
“etkin” : Hareketli,
işleyen, faal olan, etkileyen.
“etmen” : Bir sonucun ortaya çıkmasına yol açan ögelerden
her biri yani etken.
“ İşçilerin sorunlarının çözümünde etkin
bir rol üstlendi” cümlesi sizin için iyi bir cümledir, sakın ola ki, ‘etken rol’
gibi bir hataya düşmeyin!
“uhde” : Bir kişinin sorumluluğu, yapmakla yükümlü olduğu işi,
görevi.
“ukde” : Düğüm yumru, mecazen içe dert olan şey.
“ İçimde ukde kaldı.” cümlesinde yapmayı istediğimiz halde
yapamadığımız için içimize dert olduğunu söyleriz ama bunu ‘uhde kaldı’
şeklinde kullanırsak cehaletimizin ilanı olur, bence buna hiç gerek yok.
Bilmediğimiz kelimelerden sakınmak en iyisi.
“mahzur” : Sakınca, engel.
“mahsur” : Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
" Oraya gitmende ne mahzur var anlamadım.” size yakışan doğru bir
cümledir.
Sık yapılan hatalardan biri de “mütevazı” yerine “mütevâzî”
denmesidir. Bu sözcüğü duyunca hep gülesim gelir; zira alçak gönüllü deyip övmek
istediğimiz birine paralel demiş oluyorsunuz.
“mütevazı” : Tevazu sahibi, alçak gönüllü, gösterişsiz.
“mütevazi” : Birbirine koşut olan, paralel.
Eğer tavan yapmış bir cehalet sergilemek istemiyorsanız,
yönetmelik yerine yönetmenlik demek gafletinde bulunmayın. Ben çok duyuyorum,
gülmek bile kesmiyor artık, bu kadar da olmaz değil mi?
“yönetmenlik” : Meslek adı, yönetme işi, bir kuruluşu
yönetme yetkisine sahip olma durumu.
“yönetmelik” : Bir kuruluşun çalışma yöntemini belirleyen
kuralların tümü, bu kuralların yazılı olduğu belge.
Şu sözcükleri kullanırken de dikkatli olun bence: “ basın /
basım, yayın / yayım, yetkin/ yetkili, değin / denli, öğretim / öğrenim,
değişken / değişik, ayrıntı / ayrım, ücret / fiyat, öksüz / yetim, olası /
olanak / olasılık, karşın / karşılık, özge / özgü / özgün, çalmak / gasp etmek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...