21 Haziran 2015 Pazar

Türkçemiz / Birbiriyle Karıştırılan Kelimeler

          Doğru Türkçe / Birbiriyle Karıştırılan Kelimeler


            Dilimizde yaygın olarak kullanılan ve ses benzerliği bakımından birbiriyle karıştırılan sözcükler vardır. Bunların yol açtığı anlatım bozukluğundan sakınmak için bu sözcüklerin anlamlarını iyi bilmek gerekir. Eğer bir sözcüğün anlamını tam olarak bilmiyorsak en güzeli hiç kullanmamak galiba. Zira komik sonuçlar doğurabilir bu durum ya da yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
           Gelin birlikte inceleyelim ve ‘süre yerine süreç, etken yerine etkin’ deyip zor durumlara düşmeyelim ya da ‘uhde ve ukte’ gibi dilimize giren yabancı kökenli sözcükleri, anlamını bilmiyorsak hiç kullanmayalım!


“süre”   : Bir olayın başıyla sonu arasında gelişen zaman aralığı.
“süreç” : Eylemlerin, olayların bir düzen içinde sürüp gitmesi, yani olay ya da eylemler dizisi.

      “ Bu kitaptaki yazılar, ülkemizdeki politikanın gelişme sürecini içeriyor.” cümlesinde “süreç” yerine “süre” diyemeyiz ya da iki buçuk saatlik bir sınav için “ Sınav sürecinde başım ağrıyıp durdu.” dersek saçma olur, zira sözü edilen süredir.

“etken”  : Herhangi bir şey üzerinde etki yapan, belli bir değişiklik yaratan.
“etkin”   : Hareketli, işleyen, faal olan, etkileyen.
“etmen” : Bir sonucun ortaya çıkmasına yol açan ögelerden her biri yani etken.

       “ İşçilerin sorunlarının çözümünde etkin bir rol üstlendi” cümlesi sizin için iyi bir cümledir, sakın ola ki, ‘etken rol’ gibi bir hataya düşmeyin!

“uhde” : Bir kişinin sorumluluğu, yapmakla yükümlü olduğu işi, görevi.
“ukde” : Düğüm yumru, mecazen içe dert olan şey.

         “ İçimde ukde kaldı.” cümlesinde yapmayı istediğimiz halde yapamadığımız için içimize dert olduğunu söyleriz ama bunu ‘uhde kaldı’ şeklinde kullanırsak cehaletimizin ilanı olur, bence buna hiç gerek yok. Bilmediğimiz kelimelerden sakınmak en iyisi.

“mahzur” : Sakınca, engel.
“mahsur” : Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.

        " Oraya gitmende ne mahzur var anlamadım.” size yakışan doğru bir cümledir.
Sık yapılan hatalardan biri de “mütevazı” yerine “mütevâzî” denmesidir. Bu sözcüğü duyunca hep gülesim gelir; zira alçak gönüllü deyip övmek istediğimiz birine paralel demiş oluyorsunuz.

“mütevazı” : Tevazu sahibi, alçak gönüllü, gösterişsiz.
“mütevazi” : Birbirine koşut olan, paralel.

      Eğer tavan yapmış bir cehalet sergilemek istemiyorsanız, yönetmelik yerine yönetmenlik demek gafletinde bulunmayın. Ben çok duyuyorum, gülmek bile kesmiyor artık, bu kadar da olmaz değil mi?

“yönetmenlik” : Meslek adı, yönetme işi, bir kuruluşu yönetme yetkisine sahip olma durumu.
“yönetmelik” : Bir kuruluşun çalışma yöntemini belirleyen kuralların tümü, bu kuralların yazılı olduğu belge.


     Şu sözcükleri kullanırken de dikkatli olun bence: “ basın / basım, yayın / yayım, yetkin/ yetkili, değin / denli, öğretim / öğrenim, değişken / değişik, ayrıntı / ayrım, ücret / fiyat, öksüz / yetim, olası / olanak / olasılık, karşın / karşılık, özge / özgü / özgün, çalmak / gasp etmek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *