20 Haziran 2016 Pazartesi

Yaratıcı Düşünce


Edison küçük bir çocukken, bir gece annesi dayanılmaz sancılarla kıvranmaya başlar. Derhal doktor çağırılır ama zamanın koşulları da en az hastalık kadar acımasızdır. Doktor Edison'un annesinin derhal ameliyat edilmesi gerektiğini söyler, o günün koşullarında donanımlı bir hastaneye gidilse bile malum, elektrik henüz icat edilmediğinden, gece olduğu için gaz lambasıyla aydınlanan ortamın ameliyata uygun olmadığını söyler doktor. Çaresiz, sabahı bekleyeceklerdir. Bu durumda sizce Edison ne yaptı? Sabahı beklerken annesinin acısını hafifletecek bir şeyler mi yaptı? Yoksa küçük yaşına rağmen, çaresizliği reddedip çareler mi üretti?

Küçük Edison için ortada bir problem vardı ve çözüm bekliyordu. Ne de olsa problemler çözülmek içindir, değil mi!.. O da bir çözüm yolu bulacaktı.


Henüz dahi olduğunu bilmediğimiz Edison, bulabildiği kadar çok gaz lambasını bir araya getirdi, hepsini aynı anda yakarak odayı aydınlattı, ama bu aydınlık ameliyat için yeterli değildi, yeni bir çözüm bulmalıydı. O da buldu tabi... Bazı insanlar çaresizlik duygusunu ya hiç yaşamazlar ya da bu duygu onları daha da tetikler. Edison onlardan biri işte. Yaktığı tüm gaz lambalarına dalgın dalgın bakarken odanın girişinde asılı duran küçük aynayı gördü. Işık önce zihninde yandı, sonra oda aydınlandı, nasıl mı? Evdeki irili ufaklı bütün aynaları toplayıp getirdi. Yanan gaz lambalarının arkasına koydu, ışığın artmasını sağladı. Çoğalan ışık tüm odayı aydınlatınca, doktor gece bitmeden ameliyatı yapmayı kabul etti. Bu durum, muhteşem gelmiyor mu size de?!..

Bir tür buluştu Edison'un çaresizliği reddederek yaptığı aydınlatma. Hem annesi ameliyat olup kurtulmuş hem de küçük dahi, yaratıcı düşünmeye ilk adımlarını atmıştı.


Ulaştığımız ya da bir türlü ulaşmayı beceremediğimiz uygarlık, her şeyden çok yaratıcı düşünmeye dayalıdır. Çünkü bilim, sanat ve teknikte karşımıza çıkan her yenilik ve her çeşit buluş yaratıcı düşünce ile doğmuştur. Tıpkı Edison örneğinde olduğu gibi. O halde nedir yaratıcı düşünce? 

Karşılaşılan her yeni durum, her değişiklik, alışkanlıklarımıza uymayan her yeni hal, bir problemi de beraberinde getirir. Bu problemi çözmek için yapacağımız zihin çalışmasına düşünme denir. Bu, eğer alışılmışın dışına çıkmayan, bilinen, beklenen biçimde ise o sadece "düşünme"dir. Ama farklı bir çözüm biçimi sergiliyorsa, alışılmadık, bilinmedik ve beklenmedik bir yolla çözüm bulunuyorsa yani yeni ve değişikse, o zaman o "yaratıcı düşünme"dir. Yaratıcı düşünmenin ilk şartı hayal etmektir, onunla beslenir ve güçlenir. Yani önce zihinde gerçekleşir sonra hayata geçer. Tekne ile insan kulaçlarını birleştirmeyi hayal eden zihin kayığı yapmıştır, kayığın kürekleri insan kolunun yerini almıştır. Bu basit örnekten hareketle, bütün buluşların önce hayal edildiğini, sonra tasarlanıp yapıldığını söyleyebiliriz. Sanat, bilim, teknik ve hatta günlük yaşamda yaratıcı düşünme, yoktan var etme değil, var olanı farklı şekilde kullanarak yeni bileşimler, oluşumlar elde etmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *