11 Haziran 2016 Cumartesi

Edip Cansever


Her sanatçının bir arayış dönemi vardır; tarzını arar, temalarını arar ama bir dönem geldiğinde genellikle son bulur bu arayış. Bazı sanatçılar ise bunu sürdürür, sanatı sürdükçe; çeşitlidir ve farklıdır birbirinden yarattıkları her bir eser. Sürekli bir arayış içinde olan Edip Cansever de işte bunlardan biridir.

                                                 "Şöyle ki:
                                   Martılardan bir tanesi yalnız yaşıyormuşçasına boşlukta
                                                Dünyanın en heyecanlı çizgilerini çizdi
                                            Ve bulutlar doldurdu bu kıvrımları yavaştan
                                                 Ve benim yarattığım tanrılar ki, geldiler
                                                        Bir inip bir çıktılar çocuklar gibi
                                                                       Çığlık çığlığa" 

İkinci Yeni şairlerindendir Edip Cansever. Garip diye adlandırılan Birinci Yeni topluluğuna tepki olarak ortaya çıkan bir akımın temsilcilerindendir. Konu çeşitliliği ve tarz arayışı onu zaman zaman eleştirilerin merkezine oturtsa da ve tüm şiirlerinde aynı başarıyı yakalayamasa da, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olmayı başarmıştır. Belki de onu ilginç kılan, bu tema ve üslup çeşitliliğidir. 


Pek çok kalem üstadı gibi o da ilk şiirlerini gençliğin avarelikleriyle süsler. Bunlar 1947'de İkindi Üstü adıyla kitaplaşan ve şehir hayatını anlatan gençlik şiiirleridir.
                                                                                              
Kendine özgü şiir dilini 1954'te yayımladığı Dirlik Düzenlik’te ortaya koyar Edip Cansever. Mizahı kullanmayı da seven şair, düşünceyi sanatla kaynaştırıp toplum düzenine de dokunurken kalabalıklarda yalnızlaşan insanı anlatır bir bakıma.

1955'te hala arayışı süren Edip Cansever, kapalı ve soyut bir şiir anlayışına yönelir bu kez de. 1963'ten itibaren yazdığı şiirlerinde ise toplumcu, maddeci ve açık bir şiir ortaya koymuştur. “Şiiri akılla okumak” gerektiğini belirten şair uzun yıllar anlamsız şiirin karşısında olmuştur. Farklılıkları ve birbirine zıt üslupları,edebiyatımızın yakın geçmişinde en çok bu sanatçımızda görürüz. Kimi zaman tamamen soyut kimi zaman da tamamen somut şiirlerle çıkar okurun karşısına. Belki ruhundaki gelgitler buna yol açmıştır, belki de mükemmeli arayışı, kim bilir!..

Dize işlevini yitirdi, sözüyle de sanat camiasında tartışmalara da yol açan Edip Cansever, şiirlerinde dize alışkanlığını kırar; öyküye, tasvire, diyaloglara yer verir. Tiyatrodan çok iyi yararlandığı gibi divan şiirinin soyutluğundan da resmin anlatma olanaklarından da sıkça yararlanır. Siyasi olaylardan, yönelimlerden mümkün olduğunca uzak kalmış; daha çok, yaşadığı topluma ve çağa yabancılaşan insanın bunalımlarını işlemiştir. İnsanın iç dünyasını ele alan oldukça uzun şiirler yazmış ve şiir arayışı içinde bir ölçüde kendini aramıştır belki de. Arayışı tüm hayatı boyunca süren şair, Varoluşçuluk akımının etkisiyle de, kişinin dünya karşısındaki yerini araştıran, düşünce yönü ağır basan şiirler yazmıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *