9 Kasım 2015 Pazartesi

Kızlar Manastırı / Sabit Sümer


"Adalet, ilk kez intikamın ellerinden geldi."


"12 Aralık 1862

Tepedeki karaağaçların arasında aç bir kurt uludu, vadinin aşağılarında bir diğeri, onu acı acı yanıtladı.

Kuru ayaz, evlere istiflenmiş kalın, reçineli kütüklerle budaklı dalları, engellenemez bir iştahla tüketiyor, taş bacalardan süzülen boz bir duman, kasabanın üzerine çöreklenmiş yoğun sise karışarak en yakın evleri bile birbirine görünmez kılıyordu."


1862 yılının soğuk gecelerinden biri, belki de en soğuğu yaşanıyordu Kapadokya'daki Karvalli kasabasında. Türklerle Rumların iç içe yaşadığı bu kasabada o gece rahibe adayı Maria sırra kadem basar, manastırdan kaybolur. Kaybolmadan önce kız, arkadaşlarıyla bir sırrı paylaşmıştır ve bir süre sonra onların da başına türlü işler gelir. Maria bir gölge adam/kadın tarafından kaçırılmıştır, manastır mahzenine benzer bir yerde zincirlenip kollarından asılmıştır. Ancak onun ne ölüsünü ne de dirisini bulamazlar. Onu kaçıran gölge kısa bir süre sonra öldürecek ve izini sürenler sadece kanlı şalını bulacaklardır. Ölüsüne ne olduğu bilinmez.

"17 Haziran 1962

Yine o, insanın içini ürperten karanlık ve soğuk mahzen. Duvarları nemli, taşların üzeri yosun tutmuş, küf kokuyor. Ve tıpkı daha öncekilerde olduğu gibi dışarıdaki kötülüğün habercisi sert bir rüzgar, bulabildiği boşluklardan içeri girerek genç adamın yüzünü keskin soğuğuyla yakıyor."

Maria'nın kaybolmasından yüz yıl sonra, Yannis adlı bir Atinalı Maria'yı rüyalarında görmeye başlar. Her gece yeni bir kabustur artık Yannis için. Maria ona Karvalli'ye gitmesini söyler, ruhu ancak o zaman huzura kavuşacaktır. Yaşadığı bu kabuslar Yannis'i çıldırmanın eşiğine getirir. Artık oraya gitmekten başka çaresi kalmamıştır.


Sabit Sümer'le 2008'de tanıştım. Çalıştığım okulun karşısındaki simitçiye her sabah simit çay keyfine giderdik arkadaşlarla. Orada motosikletli, sakallı biri olurdu hep, bizimle aynı saatlerde. Yazar olduğunu öğrendiğimde bir edebiyat sevdalısı ve öğretmeni olarak kendisiyle tanışmak istedim ve Kızlar Manastırı'yla da böylece tanışmış oldum. Romanın doğuşunu ilk ağızdan dinlemek oldukça keyifliydi doğrusu. Kitabın tanıtımının ardından satın alınması ve yazarına imzalatılması gibi aşamalardan sonra hızla okumaya başladım. Güzel bir gerilim romanıyla karşılaştım. 

Gizem ve gerilim severlere yerli bir yazardan güzel bir roman tavsiye etmek istedim. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *