25 Eylül 2015 Cuma

Ey Felek!

Ey felek! Deneme tahtasına döndü hayat. Tam mutlu olacakken bir dalga al aşağı ediveriyor yeniden. Bata çıka ıslandı gemim, su aldı, ha battı ha batacak.

Bazen diyorsun ki git, sonsuzluğa, yeter bu kadar! Benim gidemediğimi gördükçe vuruyorsun her dalgada: Git! Kolay mı ki gitmek bu hayattan!..


Yok yok gitmemelisin aslında, bahtını açacağım sonunda. Yeter, sen de gül biraz! deyiveriyorsun ya aniden. Şaşkına döndüm ya!.. Ya ondur ya öldür artık! Hangi perde bu, hangi acemi yazarın senaryosu, yoksa bir kukla oyunu mu? Bu nasıl bir yazgı böyle?..

Sonra aniden tüketiyorsun her şeyi. Hayat işte, kimine kavun kimine kelek. Ey felek! Hep mi payıma bu düşecek?..

Her şey mi yalan, herkes mi yalancı? Ya kukla olacağım ya da kuklacı... Yok mu bunun başka yolu? 

Bak, vakit öldürmeden birbirini öldüren insanlar güruhu, sarmış dört bir yanı. Kukla olmak da zor kuklacı olmak da vesselam! Ben seyirci olsam sadece; zira bu sahne bana göre değil, oynayamadım bu oyunu. Asla dengeye oturtamadım yalanı dolanı, sinmedi hiç içime bu öfkeli düzen, bu karmaşa...

Ne kuklayım ne de kuklacı, izlerim ben sessizce. Acırım hallerine, zira avaz avaz bağırırken birine yalancı diye, eski yaraların hepsi kanıyordur yüreklerinde. Aldatmaya çalışırken birini aldanmışlardır bir yerlerde, öldürmeye kalkışmışken birini ölmüşlerdir sinsice.

Ey felek! Gitsem artık diyorum, bahtım kapandıysa ezelden. Boşa kürek çekmeler, nafile... Kolay mı ki gitmeler, kolay mı ki sahnede kalmalar, kolay mı ki bu zalim dünyayı anlamaya çalışa çalışa yaşlanmalar!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *