Zindan Adası
“ Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın ‘sen bakarken
soyunamıyorum’ deme şeklidir.”
İzlediğim etkileyici filmlerin başında geliyor Zindan Adası.
Kurgu çok başarılı, sürprizlerle dolu bir hikaye. Filmin sonuna kadar gerçeği
bilemeyeceğiniz zeka ürünü bir anlatım. İç içe geçen sahneler, yoğun bir
görsellikle film boyunca devam ediyor. Hem kurgusu, hem de oyunucularıyla hafızalardan
silinmeyecek bir yapım bu. Hatta izlediğim en iyi fantastik gerilim
diyebilirim. Filmi anlaşılmaz kılan sahneler, finalde yerine oturuyor tabi ki.
Film, Massachussets’te bir adada geçer. Burada ağır suç işleyen akıl hastaları cezalarını
çekmektedir. Hasta bir katil olan Rachel Solando belirsiz bir şekilde ortadan
kaybolur. Onu bulmak için, tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü Ashecliffe Hastanesi’ne soruşturma yapmak için
iki dedektif gönderilir ve müthiş bir mücadele başlar. Ardından da olaylar
esrarengiz bir hal alır. Adada karşılaştıkları isyan ve karmaşa, zamanla hayal ve gerçeğin birbirine girmesi, izleyiciyi
oldukça zorlar.
Zindan Adası, Dennis Lehane’in aynı adlı romanından sinemaya
uyarlanmıştır. Yazarın başarısı gibi, “Köstebek”le
Oscar ödülü kazanan yönetmen Martin Scorsese’in başarısı ve Leonardo DiCaprio’nun oyunculuğu da yadsınamaz.
Zindan Adası’nı eşsiz kılan unsurlardan biri de sonunun tahmin edilememesidir. Teddy
Daniels ve Chuck Aule adlı iki dedektifin baş döndüren hikayesi
gibi görünen macerada, oldukça şaşırtıcı bir final bekliyor sizi. İzledikçe
yeni bir akıl oyunuyla karşılaşacaksınız her sahnede.
” Akıllılık bir seçim değildir. Ona sahip olmayı seçemezsiniz. ”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...