16 Haziran 2016 Perşembe

Portobello Cadısı / Paula Coelho


"Kim hayallerini, onları yok edebileceklerin ellerine teslim eder ki?!.."

Simyacı ile tanıyıp sevdiğimiz Coelho, romanlarında kendini arayan insanları, ruhsal gelişim çabalarını anlatır genellikle. Yüreğinin sesine kulak verme, hayallerinin peşinden gitme bilgeliğini anlatan Simyacı gibi, Portobella Cadısı da, ruhsal aydınlanmanın ve aslında herkeste var olan ama varlığından haberdar olunmayan gücü uyandırmanın romanıdır. Zahir'deki iç yolculuğun vücut bulmuş halidir bir bakıma.

Romanda duygusal ve ruhsal bir yolculukla karşımıza çıkıyor yazar. Athena'nın yolculuğuyla... Coşkulu, baş kaldıran gizemli ruhuyla Athena ve onun yaşamı anlatılıyor onu tanıyan kişilerin ağzından. 21. yüzyılda yaşayan ama aslında 22. yüzyıla ait, dansçı ve gizemli bir kadın olan Athena'yı gerçekte hiç tanımamış dostlarının ağzından anlatıyor yazar.


Bebekken Bükreşli bir aile tarafından evlat edinilen Şirin, sonradan Athena adını alacaktır. Farklıdır Athena, duruşuyla, hayat görüşüyle, yaşam tarzıyla... Kimilerine göre çılgındır hatta, sıradışı bir karakter Athena. Çocukluğundan itibaren sıradışılığını çevresine hep hissettirmiştir. Doğaldır ki, karakteri gibi yaşamı da kimselere benzemez bir tuhaflıkta olacaktır. 

Dansı sever ve sürekli dans eder ama doğaüstü varlıklarla iletişime geçmek için; çünkü içinde bir gizli güç olduğuna inanır-ki öyledir- bu gücü büyütmek için çabalar hep. Tanıştığı bir grupla birlikte dansı bir ayine dönüştürür ve bunu ritüel haline getirir. Artık o kendini bu yolla ifade etmektedir ve çevresine de yaymaya başlar. O andan sonra da yavaş yavaş Portobello Cadısı haline gelecektir Athena.

"Athena her zaman iki dünya arasında yaşardı: doğru olduğunu hissettikleriyle kurulu olan ve inancın ona öğrettikleriyle yüklü olan..."

Sanırım onu en iyi anlatan sözler:

"Ormanda iki yol belirdi önümde ve ben
daha az yürünmüş olanı seçtim
Bütün fark buradaydı işte"

Akıcı ve yormayan üslubuyla, konusuyla oldukça başarılı bu kitabı Coelho sevenlere öneriyorum. Bir kitapsever olarak ben beğendim. Şunu da unutmamak gerekir ki, bir romanın sizin için iyi ya da kötü olması onda ne aradığınızla doğru orantılıdır ancak dil ve üslup başarısı her roman için önemlidir. Bu açıdan bakıldığında, içsel yolculukları, kendini arayışları, sezgileri ya da gizemi önemsemiyorsanız bu kitap size pek bir şey vermeyebilir. Konudan ziyade konunun anlatımını önemsiyorsanız bu kitabı seversiniz. Açıkçası ben her ikisini de önemseyerek 2008'de okuyup sevdim, bir de siz deneyin derim.

Sonra bir de Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım'ı deneyin!

Kitapsız kalmayın, okuma aşkını yüreğinde hisseden gerçek okurlara sevgilerle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *