Sözler uçuşur etrafta, anlamına anlam yüklenen. Her birinden onlarca anlam, tonlarca sevinç ya da acı çoğalttığımız... Kelebek kadar narin, ömürsüz sözler, taş kadar ağır, ölümlük sözler...
Kendi kadar, söylenişiyle, söyleyenin amacıyla deva ya da zehir saçan sözler... En nadide bir sözcüğü döver gibi, söver gibi de veririz muhatabına, bir armağan gibi, yürek okşayarak da...
Sözler, sözler... Acıtan, kanatan, yoran sözler... Sözler, bal tadında, ısıtan, onaran sözler... Dildeki gülü de dikeni de yaşatan sözler...
Kifayetsiz kalır bazen, söylenmek istenen öyle çok şey vardır ki, yetmez hiçbir söz. Sayfalar az gelir, kitaplara sığmaz, ne desek karşılamaz içimizdeki anlamı. Tek bir sözcükle bir kitap dolusu şey anlatırız kimi zaman da. İşte öyle doğurgan öyle de kısır sözler...
Ne kendimizi anlatabilir ne karşımızdakini anlayabiliriz bazen ya da tek bir sözle dünyaları bağışlarız karşımızdakine. Aslında konuşan dil değil yürektir. 'Mutlu ol!' der biri, gaipten bir ses gibi... Ne demek bu, ne anlarsan o sadece. İstersen 'ne halin varsa gör'ü anla istersen de... Ne anlarsan anla!..
Sözler... İş bitiren, can yitiren, baş kestiren, cennete götüren... Sözler... Kimin ağzından ve ne için çıktığıyla anlamlanan kelebekler...
Ne kendimizi anlatabilir ne karşımızdakini anlayabiliriz bazen ya da tek bir sözle dünyaları bağışlarız karşımızdakine. Aslında konuşan dil değil yürektir. 'Mutlu ol!' der biri, gaipten bir ses gibi... Ne demek bu, ne anlarsan o sadece. İstersen 'ne halin varsa gör'ü anla istersen de... Ne anlarsan anla!..
Sözler... İş bitiren, can yitiren, baş kestiren, cennete götüren... Sözler... Kimin ağzından ve ne için çıktığıyla anlamlanan kelebekler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...