19 Mayıs 2015 Salı

Gülün Adı / Tarihi - Polisiye Roman

GÜLÜN ADI / UMBERTO ECO

“ Başlangıçta Söz Vardı ve Söz Tanrı Katındaydı ve Söz Tanrıydı.”


      Umberto Eco, Gülün Adı’nı Latince yazılmış bir el yazmasından yola çıkarak kaleme alır.  Bu el yazması, Adso adlı bir gencin anılarından oluşan bir kitaptır. Adso, küçük yaşta rahip William’ın yanına yetiştirilmek üzere verilir; böylelikle onun hem yazmanı hem de öğrencisi olur. Birlikte yaptıkları iki haftalık yolculuk onun hayata, bilme ve dine bakışını şekillendirir. Adso Ortaçağ'ın karanlığında gelişen anılarını kaleme alır, bizlere de onun ağzından ve Eco’nun kaleminden dökülen bu muhteşem tarihi ve polisiye içerikli çağdaş roman kalır. Gülün Adı, Ortaçağ'ın Hıristiyanlık düşüncesini, bilme bakışını, bilim-kilise çatışmasını gözler önüne sererken, yazarın bu alandaki derin bilgisiyle yoğrulmuş, polisiye kurguyla işlenmiş, titiz bir üslup ve dille ortaya çıkmış bir eserdir.

      Eco, Ortaçağ uzmanı olmasının yanısıra tarihçi, estetikçi ve filozoftur da. Bu donanımıyla yazdığı eser, özgün ve çağdaş romana açılan bir kapıdır. Kitapta Ortaçağ yoğun bir şekilde canlandırılır; ayrıca alegorik bir niteliğe de bürünen eser, yer yer Latince alıntılar, Hıristiyanlığın kavramları ve şifrelerle dolu kurgusuyla gizemli, mizahi, eleştirel ve şiirsel bir kimliğe de bürünmüş olur.


      14. yüzyılda rahip William ve Adso İtalya’da bir manastıra giderler. Rahip diplomatik bir görevle burada bulunmaktadır, Adso da onun çömezidir. Papa ve imparatorun temsilcileri arasında yapılacak atama yetkisiyle ilgili bir toplantı eşiğinde ölüm olayı yaşanır. William baş rahipten yetki alarak rahipleri sorgulamaya başlar. Ancak kütüphaneye giriş yasaktır. Bu gizem rahibin ve çömezin merakını uyandırır. Olaylar geliştikçe Ortaçağ karanlığı biraz daha gözler önüne serilir. Eco, Adso’nun anılarında yedi gün yedi ölümle süren bu gizemli süreci büyük bir ustalıkla romana döker. Yedinci günün sonunda Rahip William, olayların üstündeki sır perdesini kaldırır. Polisiye roman yazarının ince zekasıyla Eco, ipuçlarını verirken bir yandan da okuru çağın gerçekleriyle yüzleştirir.

    Olayların yaşandığı manastır, gerek konumuyla gerek mimarisiyle gerekse kütüphanesinin zenginliğiyle ünlü bir mekandır. Burada imparator ve papanın temsilcileri, İsa’nın yoksulluğuna karşın kilisenin zenginliğini ve siyasal erkini tartışmak üzere toplanırlar. Yazar, William aracılığıyla laiklik düşüncesinin Ortaçağ'a kadar uzandığını da bu roman aracılığıyla göstermiş olur. Dolayısıyla Gülün Adı, sadece bir polisiye roman değil, insanlık tarihinin düşünsel çatışmalarını da sunan tarihi ve felsefi bir eserdir.

     İtalyan yazarın bu ilk romanı konusu, kurgusu ve üslubuyla büyük yankı uyandırdığı gibi hem Hıristiyan hem de Müslüman aleminde bazı eleştirilerin de hedefi olmuştur. Sayısız basımı yapılan, pek çok dile çevrilen roman, beyaz perdeye de aktarılmıştır. Yazar romanının yarattığı yoğun etkilere cevaben Sonrası başlıklı bir yazı kaleme alır ve Gülün Adı’nın yazılış sürecini anlatır, böylelikle çeşitli yönlerden romana açıklık getirir.

     Eğer sıradan bir polisiye okumak isterseniz bu roman size uygun değil; ancak tarih ve gizemi iç içe seviyorsanız, polisiye zekaya hayransanız, dinler tarihine ilginiz varsa bu roman tam da size göre. Mutlaka okuyun, hatta sonrasında filmini de izleyin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...

Arşiv

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *