Sevgili günlük ağacı,
Böyle bilmezdik seni.
Yağmurlara dost,çınarla yarışan bedenin,
Boranların dökemediği yaprakların vardı.
Ne oldu sana söyle!
Kim açtı bedenindeki oyukları,
Yeşil yaz çiçeklerini kimler kararttı?
Neler oldu anlat günlük ağacım!
Yoksa seni de yalanlarına mı sattılar,
Gölgende bin bir günahı işlerken,
Yaşlı ruhuna derin çizikler mi attılar,
İnanma eski dostum,sakın inanma!
Yağmur besledikçe toprağı,
Toprak emzirdikçe köklerini,
Daha sıkı sarıl evrene!
Bu şerden de bir hayır çıkar mı bilmem ama…
Bir çocuk eli sarssa da bedenini,
Uzanıp koparsa da şaşkın bir âşık dalını,
Toprağa onunla yalanlar yazsa da,
Boş ver, sen aldırma!
Şimşekler çaktığında hemen
Kaçacak biliyorsun.
Sen vefasızlığı yine de hoş gör!
Zira insan denmiş ona.
Rabbim riyayı marifet eylemiş bu kullarına.
Vefa arama,yakıp yıkar sadece,
Sonra da gider sessizce.
Sevgi arama be gülüm,
Dostluk arama!
Köklerinle dost ol sadece,
Sımsıkı sarıl
toprağa!
Dört bir yanda yalan kazanları kaynıyor,
Kaynadıkça kaynıyor,
Dallarını kırıp attıkça.
Sen de içine at öfkeni,
Çaresiz çırpınışlarını dindir usulca.
Her giden yeniye yer açsa da,
Her gelen gitmeye hazırlanacak unutma!
Yorgun bedeninden tekrar tekrar gidecekler,
Yeniden gelip oymak için bedenini.
Bırak gölgende sevişsinler,
Sonra dönüp sana sığınsınlar,
Aldırma,
Sen yine de ayakta kal günlük ağacım!
Biliyorum kurudu için,yaşlandı dalların,
Yalnızlıktan,sevgisizlikten…
Yağmur bile ıslatamıyor artık toprağını.
Ama hani demiştin ya,
Ağaçlar ayakta ölürmüş,
Sakın yıkıldığını görmesin insanoğlu!
Bırak yine salıncaklar kursunlar,
Dallarını çatırdatarak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır.Teşekkürler...